Arabaya binip son sürât hastaneye geldik. Emir yani Can'ın en yakın arkadaşı bize doğru yürüyordu. Elleri ile ağzını kapatmış dolu gözlerle bizi seyrediyordu.
"A-abi." Dedi Can'a bakarak.
"L-lina. Lina kansermiş." Dedi gözünden akan bir iki damla yaşı silerken.
Biz başımızı öne eğince ikimize de bakıp konuşmaya devam etti.
"Siz biliyordunuz.." dedi inanamayarak.
Can yanımızdan ayrılınca Emir şok olmuş gibi idi. Yere çöküp dizlerini kendine doğru çekti. Bende yanına çöktüm.
"Sakin olmalıyız Emir." Dedim.
"Neyine sakin olayım ya. Kız kanser diyorum kanser." Dedi ağlamaya başlayarak. Elimi ona götürünce benden hızlı davranıp bana sarıldı.
Emir ile hiç iyi anlaşamıyorduk. Okulda iki de bir yanıma gelip gıcıklık yapıyordu. Hatta fazlası ile sinir ediyordu beni. Bazen de eve geliyordu Can'ın yanına ve mutlaka beni sinir edecek bir şey yapıyordu. Ama bazen yaptığı şebeklikler hoşuma bile gidiyordu.
"İrem." Dedi fısıldayarak. Kollarımı ondan uzaklaştırıp suratına baktım.
"Ben." Dedi utanarak ve başını yere eğdi.
"Ben Lina'yı çok seviyorum." Dedi.
"Bizde çok seviyoruz bizde. " dedim gülümsemeye çalışarak.
"Öyle değil. Şey.." dedi başını kaşıyarak.
"Ben ona aşığım.."
Histerik bir gülüşle başını okşadım ve cevap verdim.
"Biliyorum." Dedim.
"Ne? Nereden biliyorsun? Can'a söyledin mi? Peki Lina biliyor mu? Hayır olamaz olam-" derken sözünü kestim.
"Sakin ol. Biliyorum çünkü bakışlarından anladım. Ona öyle bir bakıyorsun ki herşey bayağı ortada yani. Hem okulda onunla konuşan erkekleri köşeye sıkıştırdığın da gözümden kaçmıyor. Bu arada ne Can'ın ne de Lina'nın haberi var. İkiside bilmiyor. Hem Can o bakışları anlayacak kadar duygulu biri değil. Ne anlar o aşktan be." Dedim gülümsemeye çalışarak.
Arkasına dönüp bir şeyler mırıldandı ama duymadım. Tam ağzını açıp bir şey diyecekti ki onu durdurdum.
"Merak etme aramızda kalacak."
Can yanımıza geldiğinde gözleri kıpkırmızıydı. Onu böyle görmeye alışsamda içim gidiyordu. Onun o ela gözleri bu kadar olayı nasıl kaldırabilirdi ki.
"Kardeşim biz gidiyoruz Lina'yı eve bırakıver. Ve annemlere hiç birşey söylemiyorsun." Dedi ve beni bileğimden tutup kaldırdı. Kızarmış olan gözlerine bakarken bende akan göz yaşımı durduramadım. Kulağıma eğilip "şş ağlamak yasak!" Dedi.
"O zaman sen neden ağladın?" Dedim fısıldayarak.
"Ben ağlamam!" Dedi ve beni de bileğimden çekiştirerek aldı ve ilerledik. Hastaneden çıktık ve arabaya bindik. Yolda giderken sessizliği Can böldü.
"Şu telefonu alsana bi." Dedi cebindeki telefonu göstererek. Uzanıp cebindeki telefonu çıkardım.
"Radyoya bağla ve söyleyeceğim şarkıyı aç." Dedi.
"Şifremi biliyorsundur herhalde." Dedi.
Evet biliyordum. Ama bildiğimi nereden biliyordu?
Telefonu açmam ile ufak bir şok yaşadım. Kilit ekranında benim fotoğrafım vardı. Ben uyurken çekilmiş bir fotoğraf. Üzerimde minik mavi bir örtü var,saçlarım yüzümün birazını örtmüş ve Can'ın dolabına yaslanmış uyuyakalmışım. Yanağımdaki hafif acıyla yüzümü buruşturdum. Oha yani İrem. Yanağını acıtacak kadar gülümsedim şu fotoğrafa!

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)
Chick-LitBaşka bir ülkede eğitim almaya başlayan İrem, hiç tanımadığı bir ailede kalır. Hayatının aşkı ile aynı çatı altındadır ama farkında olması uzun sürmüştür. Sevdiği adamın kız kardeşinin kanser olma sebebi tüm sırları açığa çıkarmamak için önemli bir...