11-Helen

235 106 96
                                    

Sendeleyerek bir adım yaklaştı ve işaret parmağını Bora'ya doğrultup "Helen'i aldın ama bunu kaptırmam sana şerefsiz herif." Dedi.

"Abi sus." Dedi Emir elleri ile Can'ın ağzını kapayarak.

Kimdi bu Helen?

Emir ben ve Can'ı eve bırakmıştı ve Bora zor ikna olsa da evine gitmişti. Bahçe kapısından girerken arabada bana endişeyle bakan Emir'e döndüm.

"Ben hallederim Emir. Lina'yı daha fazla yanlız bırakma." Dedim ve göz kırptım. Utanarak gülümsedi ve arabası ile uzaklaştı. Kaldık yine Can ile.

Zor da olsa elini omuzuma koymuştum ve beline yapışıp onu bahçeden içeriye sokmuştum.

"Sevgilim dedin ona İrem." Diye sayıklıyordu Can.

"Ayrılacaktım ben. Ben ayrılacaktım." Diye sayıklamalarına devam etti.

"Can biraz yardım ol da içeriye taşıyabileyim seni." Dedim.

"Elini tuttu." Dedi.

"Of Can ne diyorsun?"

"Ben tutamadım." Dedi.

"Can istersen Aleyna'yı buraya çağırabilirim. O mu senden ayrıldı?" Dedim.

Zorla da olsa içeriye girebilmiştik. Kendini salondaki koltuğa attı Can.

"Can hadi kalk odana götüreyim seni." Dedim elindem tutup kaldırmaya çalışırken.

"Ben ayrılacaktım." Dedi yine.

"Of Can of." Deyip zorla kaldırdım ve kolunun altına girdim. Merdiven basamaklarını zorla çıktık. Odasına soktuğumda yatağa fırlatmıştım resmen onu. Yorgunlukla nefesimi bıraktım.

Üzerindeki deri ceketi çıkarıp yastığını düzelttim. Ben de dolabın önüne çöküp sırtımı yasladım.

"Helen'i o öldürdü. "

"Helen'imi o şerefsiz öldürdü."

"Ne diyorsun Can? Helen kim?" Dedim merakla.

Dudağının kenarı kıvrıldı zevk ile.

"İlk aşkım." Dedi.

"Ama o it Helen'imi öldürdü." Dedi.

"İyi değilsin Can. Uyu." Dedim.

"O Helen'imi benden aldı." Derken ben çıkmak için ayağa kalktım.

"Ama seni almayacak." Dedi.

"Sana da iyi geceler Can." Dedim ve göz devirerek kapının kolunu aşağı indirdim.

"Gitmesen?" Dedi Can kısık ses ile.

Bir insan bu tatlı surata hiç 'hayır' diyebilir miydi ki?

Cevap vermeden kapının kolunu serbest bırakıp yerime geçtim. Can gözlerini kapadı ve mırıldanmaya başladı.

"15 yaşındaydık. Bir heyecanla başladığım okulda bir kaç Türk arkadaş arıyordum. Zaten küçüklükten beri tek Emir vardı ama ben birileri daha olsun istiyordum. Bir gün okula erken gelmiştim. Sınıfta kimse yoktu bir kişi hariç. Sıraya başını yaslayıp uyuyan bir kız vardı. Siyah saçları ve bembeyaz bir teni vardı. Sanki teni ay, saçları ise geceydi. Kalın dudaklarını aralayıp 'günaydın' dedi masum sesiyle. Ondan sonra hergün yanyanaydık ve her dakikamız beraber geçiyordu. İki yıldır sevgiliydik. 17 yaşımıza geldiğimizde okula yeni bir çocuk geldi. Bu çocuk psikopat gibi birşey imiş. Okulun badboy'u oldu. Birgün bir kaç kişi toplanıp bir kulübeye gittik. Helen'le aramız biraz bozuktu. Ben erkenden eve geldim. Ertesi gün bir haber geldi. Helen'im ölü bulunmuş o kulübede. Ve kamera kayıtlarına baktığımızda en sonra o Bora iti ve Helen'im kalmış kulübede. Sonra ben hâlâ bunalımda idim ve bir mektup geldi. 'Helen'ini toprak yaptım.' Yazıyordu. Sonrasında asla kendime gelemedim. İki yıl okula gitmedim. Psikolojim bozuldu. Ve en çok canımı acıtan şey ise kimsenin bu olayı araştırmamış olması. O olay hemen kapandı ve Helen'in annesigil buradan taşındı. Ve sonra bir dedikodu çıktı. Bora'nın ailesi Helen'imin ailesini tehtit etmiş." Dedi.

Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin