Zilin çalmasıyla koşa koşa merdivenlerden indim. Can kapıyı açmıştı bile. Bora'ya öldürücü bakışlar atmayı da eksik etmiyordu. Can'a tiksinç bakışlar atıp Bora'yı görür görmez sarıldım. Bora bana acımış gibi baksa da sımsıkı sarılıyordu. Can'ın öldürücü bakışlarına maruz kaldığımızda herşeyi başlatacak olan o cümleyi kurdum.
"Çıkalım mı sevgilim?" Dedim Bora'ya doğru. İlk baş anlamasa da sonradan "Çıkalım aşkım." Dedi.
Can'ın gözleri artık kızgın değil de kırgın bakıyordu...
Kapıdan çıktığımızda göz yaşlarıma engel olmaya çalıştım. Şuan aşırı bitkin göründüğüme emindim. Bahçeden çıkınca nehrin yanındaki banka oturduk.
"Anlatmak ister misin?" Dedi Bora.
Titreyen sesimle konuştum.
"Anlatırsam ağlarım." Dedim ve daha anlatmadan ağlamaya başladım.
"Ne olur soru sorma." Dedim kısık sesle.
"Tamam sormam." Dedi ve sımsıkı sarıldı. O sarıldıkça ben ağlıyor, ben ağladıkça o sarılıyordu.
Burnumu çekip karşımdaki nehre baktım. Sonra aklıma Can ile buraya gelmemiz geldi.
Hani umrunda değildim? Niye geldin?" Dedim yüzüne bile bakmadan ileride duran banka gidip otururken.
"Tek başına hiç bilmediğin bir yerde dolaşmana izin vereceğimi mi sandın?" Dedi yanıma otururken.
"İzin istediğimi hatırlamıyorum." Dedim yüzüne dönüp.
"Beni umursuyorsun." Dedim inatla.
"Seni umursamıyorum." Dedi sesimi bastırarak.
"Umursuyorsun." Dedim.
"Umursamıyorum." Dedi
"Umursamıyorsun." Dedim onu şaşırtmak için.
"Umursuyorum." Dedi karıştırarak.
Sonra durdu ve kafasını kaşırken baktı.
Kıkırdayıp "Beni umursuyorsun Can Ardan." Dedim.
Aklımı o anıdan kurtarmak için başımı salladım.
"Sevgililiğimizin oyun olduğunu Can'a söylemeyecek miyiz?" Dedi.
"Söylemesek?" Dedim.
"Olur maviş." Dedi ve elini omuzuma attı. Başımı göğüsüne yasladım rahatlamaya çalışmak için.
İçimde sadece bir his dolaşıyordu.Yanlış kişinin eli omuzumda, yanlış kişi beni teselli ediyor, yanlış adama yaslanıp huzur bulmaya çalışıyorum. Belkide bu savaşa başlamadan son vermeliydim.
Banktan yavaşça kalktım ve mahcup bir şekilde Bora'ya baktım.
"Bora ben özür dilerim gitmek zorundayım." Dedim ve arkama bile bakmadan eve koştum.
Aleyna gitmiştir düşüncesi ile gülümseyerek içeriye girdim. Salonda kimse yoktu. Yukarı çıktım ve Can'ın odasına kapıyı bile çalmadan daldım. Ve gördüğüm görüntü kalbime hançer saplanmış gibi hissetmeme neden oldu.
Aleyna upuzun boyuyla Can'a yaklaşmıştı ve şuan dudakları birleşikti. İkisininde kafası aynı anda bana dönünce dolu gözlerle Can'a iğrenir gibi baktım ve kapıyı çarpıp hızlı adımlarla merdivenlerden iniyordum.
"İrem bekle. İrem yanlış anladın. İrem." Diyen Can'ın sesi uğultu gibi gelmeye başlamıştı. Hıçkırıklarım çoğalırken Can'ın Aleyna'ya gitmesini söylediğini duydum. Kapıdan çıkıp koşarak evden uzaklaşıyordum. Nehre doğru koşmaya başladığımda sanki vücudumdaki tüm sular gözyaşı olarak çıkıyordu. O kadar ağlıyordum ki kendi hıçkırıklarımdan Can'ın sesini bile zar zor duyuyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)
Chick-LitBaşka bir ülkede eğitim almaya başlayan İrem, hiç tanımadığı bir ailede kalır. Hayatının aşkı ile aynı çatı altındadır ama farkında olması uzun sürmüştür. Sevdiği adamın kız kardeşinin kanser olma sebebi tüm sırları açığa çıkarmamak için önemli bir...