"Yunus gitme." Diye kaçıncı yalvarışım bilmiyorum. Yunus gözü kara bir şekilde Bora'yı öldürmeye gidiyordu. Koşarak koluna yapıştım. Evet bir koala gibi çocuğun koluna yapıştım. Kolunu çekip beni savurdu.
"İrem bırak. O iti öldüreceğim." Dedi sinirle. Kolunu bırakıp gözlerine baktım. Gözleri dolmuştu.
"Y-yunus..." dedim sessizce.
"Anlamıyorsun İrem. O he-herif sana dokundu. Hem de sen istemeden yaptı bunu. Be-ben çok zor tutuyordum kendimi ama artık yeter. Sen gözümün önünden acı çekerken ben deliriyorum anlıyor musun?" Dedi ağlamaya başlayarak.
"Yunus... özür dilerim." Dedim fısıltıyla.
Birden bağırdı."İrem bak cidden sinirleniyorum. Yahu sen neden özür diliyorsun? Herşeyin sorumlusu o adam iken sen niye özür diliyorsun?"dedi.
"N'olur eve dönelim." Dedim yere bakarak.
Birden çenemden tutup kaldırdı yüzümü."Sen" dedi. "Utanıyor musun?"
Sonra bir kahkaha attı."İrem senin hiç bir suçun yok ve sen utanıyor musun? Bu resmen tecavüze giriyor. Ve sen utanıyorsun...." dedi sinir bozukluğuyla.
"Asıl o itin utanması lazım."
Sadece başımı salladım.
Beraber eve doğru yürüdük. Sonra içeriye girip kapıyı kitledik. Ben direkt odama geçtim ve kapıyı kapadım. Yatağıma girip örtüyü boğazıma kadar çektim. Birden pencereden gözüken yıldızlara takıldı gözüm."Seninle beraber seyretmek varken şu yıldızları, sensiz seyrediyorum bu olanları..."
"O kadar şey olurken sen kaçtın Can. Sen bunca şeyi kaldıramadın ve kaçtın. Bir... bir korkak gibi kaçt-" derken kapı açıldı.
"Kimle konuşuyorsun İrem?" Dedi Yunus.
"Hiç..." dedim ve arkamı döndüm.
"İyi geceler." Deyip çıktı.
Özlüyor musun beni?
Birden içimi kaplayan ağlama hissi ile dolup taştım. Sessiz sessiz , yavaş yavaş dökülüyordu göz yaşlarım.
Olmayacağını bilmek, olmamasından daha çok koyuyor...
Gözüme vuran güneş ile gözlerimi araladım. Yavaşça oturur pozisyona geldim. Ayağa kalkmaya yeltendiğimde ise birden bir el ağzımı kapadı. Çığlık atacakken burnumu bir bez parçasıyla kapadığını hissettim. Çığlık atıyordum ama sesim çıkmıyordu. Bilinç altımın kapandığını hissediyordum yavaş yavaş. İçimi saran ürperti ile titredim. Kucakladı beni, sanırım araba kapısı sesi duydum. Galiba arabadayız.
"Nereye götüreceğiz?" Dedi tanımadığım sesin sahibi.
" B bölgesine mi? A bölgesine mi?" Diye yeniledi sorusunu aynı adam.
Ne bölgesi ? Neyden bahsediyordu?"A dolmuş, B'ye götürecekmişiz. Bora beyin talimatı!" Diye yanıtladı diğer tanımadığım sesin sahibi. Tabii ya Bora. Bora kaçırtıyordu beni.
"Sıradaki kişilerin adlarını buldun mu? Bu kızı koyduktan sonra kimi kaçıracağız?" Ne diyordu bunlar.
"Elif Ayla, Nejla Top, Hicret Özgü, Peyruze Adan, Nur Kamal, Dilara Keskin, Naz Yıkılımaz, İlkim Efsa." Diye saydı ve konuşmaya devam etti.
"Bunları alıkoymamız lazım. Liste genişlemeden şu işi bitirelim."
Ne listesi?, ne işi?Allah'ım ben hangi bok çukurunun ortasına düştüm?

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)
ChickLitBaşka bir ülkede eğitim almaya başlayan İrem, hiç tanımadığı bir ailede kalır. Hayatının aşkı ile aynı çatı altındadır ama farkında olması uzun sürmüştür. Sevdiği adamın kız kardeşinin kanser olma sebebi tüm sırları açığa çıkarmamak için önemli bir...