Şuan karakoldan çıkıp arabalara biniyorduk.
Lina'nın kayıp haberini almamın üzerinden yaklaşık 1,5 saat geçti.
Yunus'u arayıp durumu anlatınca direkt beraber karakola geldik ve Lina'nın çıktığı yerin kamera kayıtlarına bakıyorduk.
Kafeden çıkıyordu ve gerisi yok.
Can kafayı yemiş bir halde idi. Onu böylesine güçsüz ve çaresiz görmek içimi dağlamıştı.
Ben ve Can bir arabaya, Yunus ve Marco bir arabaya, Emir ise tek gidiyordu.
Can beni ne kadar yanında istemese de ben onu yalnız bırakmayacağıma söz vermiştim.
Hepimiz dağılacak ve Lina'yı arayacaktık. Polis arıyordu ama bizm de boş boş beklemeye gönlümüz el vermedi.
Biz Can ile dağlara doğru bakacaktık. Can son hızla arabayı sürüp ilerliyordu. Gözleri kıpkırımızı idi.
Dağ yolunun altına geldiğimizde hızla arabayı durdurdu ve indi. Bende anında indim.
"Lina." Diye bağırdı.
"Lina."
"L-lina." Derken onun sesinin titremesi benim canımı yakmıştı.
Dizlerinin üzerine çöküp dizlerinin çamura bulanmasına izin verdi. Hemen önüne geçip bende çamura dizlerim üstüne çöktüm.
Öylece sustuk. Zaten konuşunca anlaşamıyorduk ki. Biraz da bizim susup ruhlarımızın konuşma vakti gelmiştir ha?
Sessizliği bozan ses Can'dan çıktı.
"Sarılsana bana..."
Hiç tereddüt dahi etmeden ellerimi boynuna sıkıca doladım. Çünkü biliyordum ki. Yarasını saracak bir omuza ihtiyacı vardı tam da şu an.Bir müddet öyle durduk. Sessizliği bozan titrek ses yine Can'dan çıktı.
"Onu bulamazsak ben biterim İrem anlıyor musun, Biterim."
Ellerimi boynundan çekmeden konuştum.
"Şşt. Bulacağız." Dedim ve o bir kez daha burnunu çekip başını boyun girintime soktu.
Kafamın içindeki soru işaretleri bana bir türlü rahat vermeyecekti. Hiç zamanı olmasa bile içimde tutamayıp sordum.
"Hani okulda dedin ya." Sonra devam ettim.
"O hasta demiştin." Dedim.Başını kaldırınca bende ellerimi boynundan çektim.
"O.." dedi ve yutkundu.
Sanki konuşmak istiyordu da biri boğazını sıkıyordu.
"O kanser..."
Duyduğum şey ile resmen içim titremişti.
"N-ne?" Diye sordum titreyen sesim ve dolu gözlerimle.
"Benim onu bulmam lazım anlıyor musun İrem?" Dedi göz yaşlarının arasında.
"Onun bir yerde düşüp bayılma ihtimali beynimi yiyip bitiriyor. Benim onu bulmam lazım İrem. " dedi ağzından çıkan hıçkırığa engel olamayarak.
"Can onu bulacağız. " dedim umutla ama göz yaşlarım benden izin aşağı süzülüyorlardı.
"Ne olursun bulalım onu." Dedi kıpkırmızı olmuş ela gözleriyle.
O an o kadar çaresiz görünüyordu ki içim gidiyordu onun o haline.
"Ben..." dedi ve yutkunarak devam etmeye çalıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)
ChickLitBaşka bir ülkede eğitim almaya başlayan İrem, hiç tanımadığı bir ailede kalır. Hayatının aşkı ile aynı çatı altındadır ama farkında olması uzun sürmüştür. Sevdiği adamın kız kardeşinin kanser olma sebebi tüm sırları açığa çıkarmamak için önemli bir...