19-Kara gün

255 99 242
                                    

(1 ay sonra)

Elimdeki kahve ile balkona çıktım. Artık yeni evimde idim. Gamze teyze ve Ekrem amca ne kadar ısrar etse de oradan taşındım. Yeni bir hayat kurmak için ilk adımımı atmıştım. Can'sız geçen günler beni oldukça yıpratmıştı. Her günüm ağlayarak geçerken yanımda sadece Bora ve Yunus oluyordu. Bir ara nöbetleşe benim başımda bekliyorlardı ama zorla onları kovdum. İlk günler zor geçse de artık alışmıştım yalnızlığıma. Okuldaki başarım gayet iyiydi. Bahar gelmişti ve havalar beni çok mutlu ediyordu. İki katlı gösterişten uzak bir evim olmuştu. Kafamdaki düşünceleri bir koku böldü. Bu koku... bu koku bende sadece ' özlem' hissini uyandırmıştı.

"İrem... Konuşabilir miyiz?" Diye nazikçe ve çekingen bie şekilde soedu Can.

"Buraya nasıl girdin?" Dedim tekdüze.

"Kapı" dedi " aralıktı..."

"Konuşalım mı?" Dedi tekrar. Cevap vermek yerine başımı salladım. Karşımdaki tekli koltuğa geçti yavaşça.

"Evin" dedi "güzelmiş."
Onun hiç beklemeyeceği şekilde cevap verdim.

"Yani?" Dedim. " Buraya evimin güzelliğini konuşmaya mı geldin?"

Hızlıca başını salladı.

"Yo yo. Şey ben... biz hakkında konuşmak için şey yaptım." Dedi başını öne eğip.

"Biz diye birşey kalmadı. Bir daha 'şey yapma.' " dedim onu taklit ederek. Onun  bu üzgün halleri içimi kanatsa da artık eskisi gibi olmayacağı kesindi.

"İrem." Dedi nazik bir sesle koluma dokunmak için yeltenerek.

"Uzak dur benden." Dedim aniden bedenimi geri çekerek.

Elini yavaşça çekip başını öne eğdi. Eğme başını be aşkım.

"Biz artık eskis-" derken sözünü kestim.

"Senin de dediğin gibi ' eski' işte. Sen bana o şekilde davranırken bir daha asla eskisi gibi olacağını biliyordun Can. Sen yaptın ya sen. Sen mahvettin bizi. Sen yıktın sevdamızı. Bir başkası değil sen." Derken artık ayağa kalkmıştım ve Can'da kalkmıştı. Göğsünden iterek bağırmaya başladım.

"Senden nefret ediyorum Can. Senden çok nefret ediyorum." Dedim kelimeleri tek tek bastırarak söylerken. "Sen yaptın Can, sen." Derken göz yaşlarım artık beni terk etmişti. Ve ağzımdan kaçan hıçkırıkları durduramıyordum. Can elleriyle bedenimi kapladı. Beni kucağına alıp içeriye götürdü. Odama götürüp yatağıma yavaşça koydu.
Ben bağırarak ağlarken o da yanıma oturmuş saçlarımı okşuyordu.

"Özür dilerim, özür dilerim, özür dilerim , özür dilerim..." diye sayıklıyordu titreyen sesiyle.

"Ben" dedim hıçkırıklarımın arasında "Ben, ben seni çok sevdim Can..."

Sonra Can beni yavaşça çekip göğsüne yatırdı ve yatağa uzandı. Can için Can'ın kollarında aşk acısı çekmem garipti...
Şu an ki durumu tek bir cümleyle özetlemek gerekirse doğru cümle şu olurdu:

"YANIMDASIN AMA DOKUNAMIYORUM..."

"O ite karşı hep bir endişem oldu. Helen'e yaptıklarıdan sonra sana da zarar vermesinden korktum. Onu senden uzak tutabilmek için her yolu denedim. Ama olmuyordu işte. O herif ne yapıp edip yanına geliyordu. Sana da zarar verecek diye öldüm ben İrem. Anlıyor musun öldüm. Kendimi senden uzak tutunca üzülürsün ve birdaha o it ile konuşmazsın diye düşündüm ama sen... sen onu evine aldın,o herif kaç gece bu evde kaldı. Sen yine beni suçlayacaksın biliyorum. Bora suçsuz, o öyle birşey yapmaz diyeceksin biliyorum. Ama senin bilmeni istediğim tek bir şey var Papatya'm. Bu adam seni çok seviyor..."

Papatyalara Fısılda (TAMAMLANDI)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin