Bölüm 4 - Çetin Karakurt'un ofisinin bulunduğu katın resepsiyonistiSaçımı ve kıyafetimi bir kez daha düzelttim. Eteğimi biraz daha yukarı çektim. Derin bir nefes alarak gülümsedim ve kapıyı çaldım. Bir cevap almasam da hemen içeri girdim. Girer girmez de, "Günaydın Çetin Bey. Kahvenizi nasıl istersiniz?" dedim.
Çetin şaşkın ördek yavrusu gibi bir ifadeyle bana baktı. Ağzını açıp geri kapatırken onu şaşırmış olmamın verdiği zevk Everest'e ulaşmıştı. "Naz Hanım, sanırım bu sizin işiniz değildi."
Sesindeki tını içimi gıdıkladı. Senin Naz Hanım diyen dilini... Neyse. "Benim işim sizi mutlu etmek efendim. Kahveniz?" Benim gibi bir laf cambazıyla uğraşamazsın Çetin. Vazgeç artık kınalı kuzum.
"Tek şekerli, sütsüz."
Başımla ona onay verip arkama döndüm. Kapıya doğru ilerlerken kıvırtmayı da ihmal etmedim. Umarım bakıyordur. Pekala, ben nasıl buralara düştüm peki? Koskoca Damla Naz Aydoğan neden kıvırtarak bu adamın kahvesini getirmeye gidiyor? Bence de çok merak uyandıran bir durum. Kısacası benim eşsiz zekamın ürünü diyebiliriz. Bu adamın işkolik olduğuna emin olduğuma göre onu en çok görebileceğim yerin iş yeri olduğunu zaten biliyordum. Yapmam gereken bu iş yerine bir tilki gibi sinsice sızmaktı. Ben de bu yüzden babamın yanına gittim ve ona bu durumu nazikçe anlattım.
"Baba lütfen! Lütfen bana yer ayarla, n'olur!"
"Naz. Neden kendi şirketimiz varken başka birinin şirketinde çalışacakmışsın kızım? O kadar çalışmak istiyorsan bizim şirkette yerin hazır."
"Hayır! Oraya torpille geldiğimi söylerler baba. Lütfen o şirkette bana yer bul. Lütfen. Ablam istese hemen yapardın ama! Ben istedim diye yapmıyorsun." Babamım beline sardığım kollarımı çekip, birbirine bağladım ve başka tarafa baktım. Klasik kız evlat tribini atarken babamın buna dayanma süresi yalnızca beş saniye oldu.
"Tamam. Ayarlarız Naz, tamam."
Hemen babama döndüm ve yanağına kocaman bir öpücük kondurdum. Aslan babam be, kimin babası be!
"Sekreteri olabilir miyim?"
Babam hemen bakışlarını benden kaçırdı. "Sekreterlik biraz disiplin ve düzen isteyen bir şey. Ve tecrübe. Sende pek olmayan şeyler."
"Tamam. Asistanı olayım o zaman?"
"O da tecrübe ve yetenek ister kızım."
"Ne olacağım o zaman ben baba?"
"Gel bizim şirkete yönetici ol diyorum ya sana."
Aynı konuşma beş altı kez tekrarlandı ve babam en sonunda bana Çetin Karakurt'un ofisinin bulunduğu katın resepsiyonisti olma işini buldu. Tüm gün gelen geçene gülümseyip yol gösteriyorum. Bir de telefonları Çetin'e yönlendiriyorum. Böylece sürekli sesini duyuyorum. Onda benim sesimi duyuyor tabi. Bu şekilde onu tüm gün kontrolüm altında tutabiliyorum. En azından iki gündür böyle.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...