Bölüm 22 - Sela mı okunuyorGözlerimi açtığımda kendimi 'Alice Harikalar Diyarında' kitabında olduğu gibi şekerler, çikolatalar ve cücelerle dolu bir dünyada bulacağımı düşünmüştüm. Ama elbette gerçek bir tokat gibi yüzüme hızla çarptı.
Aşırı leş bir koku burnumun direğini kırdığı için, burnumu koparmak istercesine sıktım. "Burası neresi böyle Çetin? Bu koku ne?!"
"İşkembeci sevgilim. Sarhoşluğuna harika gelir."
"Ne!? İşkembe mi?"
Midemin bulanması ile ağzımı da kapattım. Nereden nefes alacağım ben şimdi? Resmen öldürecek bu adam beni!
"Çabuk gidelim buradan!" dedim boğuk bir sesle. Çetin ağzımdaki elimi çekti ve tuttu. Beni işkembeciye doğru götürürken, gerek kıyafetlerim gerek görünüşüm ile ben buraya ait değilim diye bağırıyordum.
En sonunda bir masaya oturunca elimi bıraktı, ben de hemen ağzımı geri kapattım. "İki çorba alalım usta!" diyen sevgilim sanki uluslararası başarılara imza atan K&K saatin sahibi değil, kamyon şoförüymüş gibiydi. Beni de alsana be yavrum. Koynuna.
Bu mekanın özelliği jet hızında servis olsa gerek ki saniyeler içinde çorbalarımız önümüzdeydi. Burnumu daha da sıkarak yüzümü ekşittim. "İstemiyorum Çetin."
"Kokusu kötü ama tadını bir dene güzelim."
Ben hareketlenmeyince Çetin harekete geçti ve önümdeki kaseyi kaşığıyla karıştırdı. Adeta Naz'a işkembe içirmeyi görev edinmiş kendine. Gözleri maraton koşusunda çizgiye koşan atlet gibi hırs dolu. Yavaştan korkmaya başlıyorum. İşkembe ile yapılan işkence! İmdat!
Çetin kaşığına doldurduğu çorbayı bana doğru uzattı. Normalde doğru düzgün kırmızı et yemem, bu adam gelmiş hayvanın midesinden yapılan çorbayı iç diyor. Böyle bir şey olabilir mi ya? Çetin kaşığı tutmaya devam edince gözlerimi kapattım ve zar zor ağzımı açtım.
Ey aşk, insana neler yaptırıyorsun gerçekten! Allah belasını versin senin gibi duygunun!
Ağzımdaki tat hiçbir şeye benzemiyor. Kötü desen değil iyi desen değil. Gözlerimi açtım ve karşımda gülerek bana bakan bir kıvırcık buldum. "Nasıl?"
"Bir fikrim yok," deyip elindeki kaşığı aldım ve biraz daha içtim. Çetin'in bakışları altında bir kase çorbayı bitirdim. Bunu ancak kasenin dibini görünce fark ettim.
"Sevdin galiba sevgilim."
"Düşündüğüm kadar kötü değildi."
"Kokoreç de yersin o zaman."
"Çetin!"
Çetin kahkaha attıktan sonra yanağıma sulu bir öpücük bıraktı. Ne kadar romantik. İşkembecide birdenbire verilen bir öpücük. İnsan daha ne ister?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...