Bölüm 26 - Ben ceylan olacaktım o kaplan
Atalarımız ne güzel söylemiş, ismi Melis ve türevleri olanlardan kaçacaksın diye. Melisa beklediğim gibi çakma sarışın, kemik gözlüklü, zayıflıktan kemikleri sayılan bir kadın çıktı. Oldukça şık ve zeki bir duruşu olmasının yanı sıra komik olması da gözümden kaçmadı. Maalesef üzülerek söylüyorum ki şakalarına ben de güldüm...
Her neyse. Melisa Hanım'ı ev ev gezdirmemiz yetmemiş gibi akşam yemeğini de birlikte yedik. Halbuki Çetin ile mum ışığında şarap yudumlayabilirdik. Ardından sarhoş olup deliler gibi sevişebilirdik. Ama nerede? Tam artık işimiz bitti gidiyoruz derken Melisa'nın nişanlısı olduğunu öğrendiğimiz Kerem aramıza katıldı. Nişanlı olduğunu bilseydim şu ana kadar düşündüklerimi asla düşünmezdim. Kaynanam gerçekten çok fena. Aramızı bozmaya çalıştı ama Naz bu oyuna gelir mi? Gelmez!
"Ee düğün ne zaman?" dedim sohbet devam etsin diye. Neden devam etsin istediğimi bilmeyerek. Şu sıralar çok fazla düğün dedik.
"Yakında olur sanırım, değil mi Kerem?" Melisa'nın umutla baktığı Kerem adlı şahıs gözleriyle beni yemekle meşgul olduğu için geç cevap verdi. Göz alıcı bir kadın olmak benim için sorun değil ama hayatında biri olan insanların böyle davranmasından nefret ediyorum. Birini seviyorsan gözün ondan başkasını görmemeli. Ben Çetin'den başkasını görmüyorum mesela. Umrumda da değiller.
"Bakalım kısmet. Siz de gelirsiniz artık, Naz Hanım. Çetin Bey."
Çetin acaba adamın bakışlarını fark edip sinirlendi mi diye sevgilime baktım hemen. Yüzünü gergin görünce az da olsa tebessüm ettim. Yavaştan sinirleniyor sanırım, biraz daha konuşursak buralar karışacak.
Çetin, "Belki biz sizden önce evleniriz," dediğinde küçük dilimi yuttum. Tamam kıskandın, sinirlisin ama bu biraz fazla değil mi sence de Çeto?
"Aa öyle bir düşünceniz var mı? Harika."
Melisa, sen Oxford'ta ekonomi okumuşsun ama hayat dersinde kalmışsın kızım. Bizim gibi mükemmel bir çift elbette evlenip, sonsuza kadar üreyerek bu mükemmelliği nesilden nesile aktarmalı. Bu çok açık değil mi?
"Bir gün ansızın Bahamalar'da," dedim öylesine ama herkes buna güldü. O kadar da komik değildi. Durduk yere egom okşandı teşekkürler.
Birkaç diyalogun ardından saat on bire yaklaşınca mekandan ayrılmaya karar verdik. Çetin hesabı ödeyeceğini söyleyerek içeri girdi. Bizde o sırada yavaş yavaş yürüyerek dışarıdan çıktık. Merdivenlerden inerken Melisa'nın telefonu çaldı ve bizden birkaç adım geride kaldı. İçimden kısa elbise giymeme küfretmeye başladım. Kerem denen adamla merdivenlerden topukluyla inmeye çalışmak epey rahatsız edici.
"Size yardım edeyim Naz Hanım," diyen adam itiraz etmeme fırsat bırakmadan elini belime koydu. Çetin görürse gelmişini geçmişini s*ker Kerem, benden söylemesi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...