Bölüm 10 - Çetin'i Naz'ın köpeği yapma operasyonu
"Anladın mı Naz? Naz?"
Bu soruyu birkaç kez yineleyen yakışıklı öğretmenime baktım. Bana ekonomi ve işletme dersi vermesi için son derece pahalı bir öğretmen tuttuk. İntikam planlarımı yaparken bunların bu kadar zor konular olduğunu bilmiyordum elbette. Karşımdaki yakışıklı Türkçe konuşsa da sanki İtalyanca konuşan maç spikeri gibi geliyor bana. Hiçbir şey anlamıyorum!
"Neden böyle bir şey yaptığımızı anlamadım. Her kaynak aynı zamanda varlıktır. Saçma değil mi bu?"
Sorduğum soru beni de şaşırttı. Bu soruyu nasıl sordum ben? Demek ki birkaç kelime anlamışım da soruyorum. Hayır ağlamayacağım, rimelim akar.
"Beni dinlemedin değil mi? Aklın burada değil."
Çok haklısınız öğretmenim. Kafamın içinde Çetin ile Hawai sahilindeyiz maalesef. Bu dururken işletme pek çekici değil. Öğretmene bir bakış attıktan sonra gözlerimi kaçırdım. Gerçekten Çetin beni iyice formdan düşürdü. Karşımdaki adam öğretmen olamayacak kadar yakışıklı ama ağzım hiç sulanmıyor. Hatta adama yılışma girişiminde bile bulunmadım. Ben gerçekten aşık mı oluyorum yoksa?! Aman Allahım!
O sırada çalan kapı ile cevap vermekten kurtuldum ve beni kurtaranın kim olduğunu görmek için hemen kapıya döndüm. Kesinlikle babam olduğunu düşünsem de, gördüğüm yüz ablama aitti. Pekala, o da kabul. Öğretmeni bulan o ne de olsa. İş yerindeki en yakışıklı muhasebeciyi kulağından tutup buraya sürüklemiş gibi geliyor bana ama neyse.
"Süre doldu. Ee ilk dersiniz nasıldı?"
"Naz pek dersle ilgilenmiyor Nil Hanım."
Buna dudak büzerek cevap verdim. Yakışıklı dedik bağrımıza bastık, sen de böyle yaparsan ne yaparız biz ya? Kimseye güvenemeyecek miyiz bu hayatta?
"Alışır zamanla Kasım çok yabancı bu konulara. Eh, pek ilgi çekici konular da değil sanki." Ablam benim be. Sana kurduğum komplolar için o kadar pişmanım ki affedebilecek misin beni acaba? Uslu bir kız kardeş olacağım bundan sonra, söz. "Birol Bey aşağıda seni bekliyor."
Kasım anlattıklarını tekrar etmemi söyledikten sonra odadan çıktı. Ablamla birbirimize bakışıp durduk. Sanki ben Asya, o İlyas, çektiğimiz film de Al Yazmalım. "Sende ne var ne yok ablacım?" diyerek sessizliği bozdum. Biraz daha bakışırsak dudak dudağa gelebiliriz diye korkuyorum da.
"Derslerini ciddiye al Naz."
Hemen sandalyeden kalktım ve ablamın koluna yapıştım. "Abla Çetin'e duyuracaksın bunu değil mi? Çok yakışıklı birinden ders alıyor diyecektin, unutmadın değil mi?"
Ablam burnu havada bir şekilde bana göz ucuyla baktıktan sonra, "Unutmadım tabi ki. Ama senin de bana çok ufak bir konuda tavsiye vermen gerekiyor. Verirsen eğer yarın Çetin'e söylerim," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
ComédieDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...