- 41 -

19.2K 1.2K 200
                                    

Bölüm 41 - Seni kurda kuşa yem edemem Çeto

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Bölüm 41 - Seni kurda kuşa yem edemem Çeto

"Acilen Flemenkçe öğrenmeliyim," dedim kendi kendime. Amsterdam sokaklarında gezerken dönüp bize bakanlar ne diyor anlamak için elbette. Bu kadın ne böyle, yürüyen doğal afet, ışığından korunmak için bulutlu günde güneş gözlüğü takalım dediklerine eminim ama garantiye almakta fayda var elbette.

"Onlar Türkçe öğrensin," dedi Çetin ve göz kırptı. Hollanda'yı protesto etmek için portakal kesen dayılar gibi şu an. Yakında beyaz atletle gezip meyve soymamı da ister. Bu düşünceyle hemen yüzümü buruşturdum.

Tabi ki onunla birlikte iş gezisine geldim, tek başına yollar mıyım hiç!? Gittiğimiz jinekolog, ki Sare değildi, dikkatli olmamı söyledi ama hayat memat meselesi sakın gitme Naz, evden bile çıkma demedi. Bende bunu kullanarak kıvırcığı bir şekilde ikna ettim. Tabi cazibemi de devreye sokmam gerekti. Çetin bu adamı nereden tanıyor acaba? Belki de Çetinle uzun zamandır arkadaşlar ve onu Sare'yle tanıştıran da o. Yine çok mantıklı fikirler ürüyor kafamda.

Bu arada sevgilimin bebeğimle tanışması çok güzeldi. Ekrana o kadar uzun süre baktı ki bebek ortadan kayboldu sandım. Meğer nerede olduğunu anlamaya çalışıyormuş. Ahududu gibi olunca görmek biraz zor oluyor tabi. Şahin bakışlar lazım. Bundan sonra tüm kontrollere onunla gideceğim. Onu bu kadar duygusal göreceğimi hiç düşünmezdim. Galiba baba olacağını iliklerine kadar hissetti. Biraz büyüse neler olur acaba, hele bir doğsa...

Heyecanla Çetin'e baktım, o da hemen bana baktı. Bana Çetin'i tavlama günlerimi anımsattı. Bakışlarımla kaptım seni değil mi? Bu gözlere direnmek zor.

"Aklında bir şeyler dönüyor."

"Hiç de bile."

"Gözlerin parlıyor, bir şey düşündün."

"Uçak çarptı."

Uçak çarpınca gözlerin sulandığını bilmeyen yoktur herhalde. Az önce götümden uydurmadım kesinlikle, bir yerde okumuştum.

Birden aklıma gelen fikirle çantama uzandım ve içinden çıkardığım kutuyu Çetin'e uzattım. Konuyu yok etme yöntemleri bir numara, dikkat dağıtma. Çetin bir kutuya bir bana baktı, hemen ardından gülümsedi. Bir şey söylemeden kutuyu aldı ve yavaşça açtı.

"Naz... bu nereden geldi aklına?"

Hemen kutuyu elime aldım ve içindeki alyansı çıkardım. Yavaşça biricik aşkım Çetin'in elini tuttum ve yüzüğü parmağına geçirdim. "Demiştim ya, sana yüzük alalım diye."

Seni kurda kuşa yem edemem Çeto. Yalnız bırakmam gerçi ama yine de garantiye almak lazım.

"Beğendin mi? Ben seçtim."

"Bayıldım."

Başka bir seçenek mi vardı zaten? Çetin yanağıma öpücük kondururken yüzüğüne baktım. Dümdüz bir alyans seçtim, sadece içinde 'Naz' yazıyor. Aslında ben, kalbimin sahibi, kainat güzeli sevgilim Naz'ım yazdırmak istedim ama o kadar yer yoktu. Bunlar olmayacaksa hiçbiri olmasın diyerek kısa ve öz bir şey yazdırdım. Farkım tarzım.

Yüzyılın PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin