Damla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır.
Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 17 - Çok yaramaz bir kadınsın
Mum ışığında olmayan, hiç romantik de olmayan bir akşam yemeğinin ardından, Çetin kedisiyle benim aramı yapmaya çalışınca evime kaçmaktan başka çarem kalmadı. Bana bulaşık yıkatmaya çalışacak gibi durması da bunda etkili oldu tabi.
"Naz! Hoş geldin güzelim, ne zamandır ortada yoksun. Özledim valla!"
Şu an da annemin teyzesinin kızının arkadaşı Işıl'ın doğum günü partisine geldik. Birbirimizi nasıl tanıyoruz hiçbir fikrim yok. Neyse, parti olması yeterli.
"Çok yoğunum şu sıralar. İyi ki doğdun da görüştük tatlım!"
Sarılıp öpüştükten sonra solumda Sena, sağımda Feyza ile bahçeye geçtik. Gamze annesel işler yüzünden gelemedi. Ben olsam çocuğumu sırtıma bağlayıp gelirdim. Ama Gamze gelmez.
"Naz! Nerelerdesin sen ya?"
Partilerin aranan yüzüyüm. Tabi ben olmayınca güneş doğmuyor buralara. Siz de haklısınız canlarım.
"Haberler doğru mu? Çetin Karakurtla sevgili misiniz gerçekten?"
İşte duymak istediğim, büyük bir zevkle, ağzım yayıla yayıla cevaplayacağım o güzel soru. Hemen cevap veriyorum. "Evet."
"Nasıl ya? İşkoliğin biri o adam, bir kalbi olmadığını duymuştum."
Yaptık işte bir şeyler ya. Zor oldu, kan ve ter döktük. Yeri geldi yıkıldık ama yılmadık. Buradayız dimdik! "Yok artık. Beni işinden daha çok seviyor inanır mısınız." Feyza ve Sena ağzı açık bir şekilde bana dönerken, inadına daha çok gülerek karşımdaki kıza bakmaya devam ettim. Ne var ayrıca, doğru söylüyorum. Beni daha çok seviyor! İnanmayacak ne var bunda! "İsterseniz çağırayım, tanışın."
"Aa harika olur!"
"Evet ya bunu neden yapmadın şimdiye kadar Naz?" dedi Sena hemen.
"Gamze'yi çağıracağım. Çetin'e test yapmamız lazım," dedi Feyza ve bizden uzaklaştı. Ben de ikisini de takmayıp Çetin'e mesaj attım.
'Ne yapıyorsun?'
Çetin bu mesajı ne zaman görür acaba diye düşünürken gelen cevapla şaşırdım. Yüksek hızlı tren kadar hızlı. Tam bir beyaz atlı, romantik prens.
'İşteyim'
Vazgeçtim. Tam bir öküz! İnsan sen ne yapıyorsun güzelim, bebeğim, aşkım der! Ama nerede?!
'Arkadaşımın doğum günü partisine gelmeye ne dersin? Seni merak ediyorlar.'
'Toplantıya girmem lazım Naz'
'Haftasonu ne toplantısı bu Çetin? Adres atıyorum hemen buraya geliyorsun yoksa kötü olacak!'
Sinirle adresi yollayıp telefonu kapattım. O sırada beni izleyen Sena, "Naz sence de iş mi ben mi diye sormak için biraz erken değil mi?" dedi.
