Damla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır.
Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Bölüm 27 - İşte böyle saman gibi alevlendiğimiz bir gün
"Yavaş ye Naz!" diyen Feyza'ya ters ters baktım. Gayet yavaş yiyorum çünkü. Salyangoz muyum ben, ikide bir bunu diyorsun kızım!
"Sonra elbiseye sığmıyorsun, bize çatıyorsun!" dedi Sena ona arka çıkarak. Bozacının şahidi şıracı. İştahım kaçmak üzere. Kendime iyi dostlar edinmişim. "Ayrıca sen mantar sevmezsin ki. Nereden çıktı bu mantar soslu makarna?"
"Canım çekti. Çok güzelmiş, mantar seviyorum artık," deyip gülümsedim. Kararlılıkta benim gibi olun. Feyza ve Sena dik dik makarna tabağıma baktı. Sonra Feyza kaşlarını çattı ve beni süzmeye başladı. Sanırım bir insan nasıl bu kadar güzel, narin, tatlı yemek yiyebilir diye bakıyor.
"İlişki sırasında korundunuz mu?" dedi birden. Boğazıma kaçan sosla birlikte öksürmeye başladım. Sena şaşkın yüzüyle, hemen bana bir bardak su uzattı.
"Makarna ile bunun ne alakası var şimdi?"
"Makarna ile yok kızım. Anlasana!" Hemen aklımı çalıştırarak anlamaya çalıştım. Ama beynim makarnaya odaklandığı için çalışmak istemiyor sanırım. Tek düşündüğüm şey yemeğin ne kadar güzel olduğu. "Düşünsene! Biraz kilo aldın. Canın hiç yemediğin şeyleri çekiyor. Bazen karnın ağrıyor. Yani??"
Yani... Hayır. Aklıma gelen şey olamaz. Değil mi? Yok canım. İştahım açıldı, fazla yediğim için karnım ağrıyordur.
"Naz hamile mi demek istiyorsun Feyza!?" dedi Sena bağıra bağıra. Biraz daha bağır istersen, henüz tüm garsonlar duymadı! Ağzımı peçeteyle silerek yüzümü kapatmaya çalıştım. Rezillik.
"Saçmalamayın."
"Soruma cevap vermedin," dedi Feyza hemen. Birden gelen iç sıkıntısıyla biraz daha su içtim.
"Korunmadığımız oldu. Yani fazla hızlı gelişi-"
"O kadar ayrıntıya gerek yok Naz. Oldu yani, değil mi?"
Suçüstü yakalanmış çocuk gibi dudağımı ısırdım ve yavaşça karnıma baktım. Burada bir şey olabilir mi gerçekten? İnanmıyorum. "Oldu." Sonra bakışlarımı kızlara çevirdim. "Ben böyle bir şeyi istemiyorum kızlar. Buna hazır değilim. Asla ama asla olmamalı."
"Sakin ol," dedi Sena ve yanımdaki sandalyeye geçti. "Daha belli değil, test yapalım. Ona göre düşünelim."
Hemen ayağa kalktım, "Test yapalım. Kalkın," dedim ve yürümeye başladım. Feyza telaşla hesabı ödemeye çalışırken, Sena hemen arkamdan gelip beni takip etti.
Burada bir bebek olmaması için ne yapmam gerekiyor? Ah Çetin, o kadar aceleci olmamalıydık! Bir bebeğe nasıl bakarız? Bebeklerle ilgili hiçbir şey bilmiyorum. Geçenlerde bir bebeğe elma şeker uzattığım için annesi çemkirmişti. Çetin'in de bu konuda profesör olduğun sanmıyorum. Nasıl yapabiliriz böyle bir şeyi!? Kendime kıza kıza öyle hızlı yürümüşüm ki arabamın yanından geçip gitmişim. Bunu Sena bağırınca fark ederek geri döndüm ve arkaya bindim.
