Bölüm 28 - Bebek boku ve pudrası
Hamile bir bedenden daha kötü bir şey varsa o da hamile bir bedenle Nil Aydoğan'ın nutkunu dinlemek olabilir. Ellerini arkaya bağlamış, bir muhtar edasıyla evin içinde aşağı yukarı yürüyor ve söyleniyor. Hayır, ona haberi ben vermedim. Çok sevgili arkadaşım Feyza kuş gibi ötmüş. Yakında kafası kırılacak olan Feyza, evet.
"Ne olacak şimdi?"
"Onu bilmiyorum ama biraz daha dondurma yersem donacağıma eminim."
"Bırak o zaman onu Naz! Önemli bir şey konuşuyoruz burada."
Ablama omuz silkip kurabiye parçacıklı dondurmamı yemeye devam ettim. Şeker demek, mutluluk demek. Resmen hücrelerime mutluluk pompalanıyor yerken. Bırakamam yani.
"Şuna bak! Nasıl anne olacaksın sen?"
"Ben de onu demeye çalışıyorum işte. Nasıl anne olabilirim ki ben? Olamam yani."
Ablam elimdeki kaşığı yakaladığı gibi elimden çekti. Ağlamaklı bir yüzle kaşığımla bakıştık birkaç saniye. Gaddar kadın. Seni enişteme kötüleyeceğim!
"Saçma sapan konuşma Naz."
"Kaşığımı ver!"
"Bebek üşütecek biraz daha yersen!"
Öyle bir şey var mı? Üşür mü gerçekten? Elimle karnımı sarıp geri çekildim hemen. Ne kadar kötü bir teyzen var bebek, görüyor musun? Gelmek istediğine emin misin hala?
"Sallıyorsun değil mi abla!"
"Onu önemsiyorsun işte. Neden doğmasını istemiyorsun?!"
O sırada duyduğum tabak sesiyle yerimde sıçradım. Hemen sesin kaynağına baktım ve kapının önünde duran annemle bir daha yerimde sıçradım. Sen neden buradasın şimdi? O tabak neden düştü de kırıldı? Yoksa...
"Ne doğurması, ne bebeği?" diyen annemle iyice arkama yaslandım ve fenalaşıyormuş gibi yaptım. Hamile olduğumu bir tek bahçıvanımız duymadı sanırım. Bir de babam. Haberlerin yayılma hızı internetten daha hızlı. "Nil hamile misin? O yüzden mi hemen nişanlandınız?"
Ablam mı? Yok artık. Onlar bırak sevişmeyi birbirini çıplak bile görmemiştir daha. Aman anne sen de! Yaptığın tahminen bak.
Ablam hemen, "Hayır!" diye cıyakladı. Sonra beni işaret etti ve, "Hamile olan o," dedi. Selam, fütursuzca, vahşice, delice sevişen bizdik anne. Sürpriz.
Annem araba farı gören tavşanın bakışları gibi olan bakışlarını bana çevirdi. "Naz mı?" diye mırıldandı. Evet, yaptık işte bir şeyler. Anlatmayayım şimdi. "İnanmıyorum Naz!"
"Evet, evet ben de. Yaptık bir hata."
"İnanmıyorum Naz! Çetin'i çocuk yapacak kadar çok mu seviyorsun sen? Sana inanmadığım için özür dilerim. Ben diğerleri gibi olduğunu düşündüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...