- 9 -

30K 1.7K 362
                                    

Bölüm 9 - Hayattaki en güçlü şey

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Bölüm 9 - Hayattaki en güçlü şey

Bazı şeyleri çok merak ediyorum. Mesela bir film ya da kitapta birbirini aniden öpen iki insan, öpüşmenin ardından ne yapıyor? Güzeldi aslanım ama bir dahakine daha uzun yapalım mı diyorlar? Şu zamana kadar sayısız kez öpüşmüş olsam da bu sorunun cevabını hala merak ediyorum. Ancak muhtemelen hiçbirinde Çetin ve benim yaptığımı yapan olmamıştır. Yaşanmamış gibi yapmak bile daha mantıklı olabilirdi.

Dudaklarımız ayrıldıktan sonra Çetin 'ben ne yaptım' bakışları atarken onu izledim. Sanki bir öpücükle beni hamile bırakmış gibi bakıyor. Namusuna göz diktiğim beyimiz kendine gelince beni elimden tuttuğu gibi eşyalı evin salonuna götürdü. Karşı karşıya gelecek şekilde koltuklara oturduk. O kadar sessiz bir an ki, dışarıdaki arabaların lastik sesi duyuluyor.

"Bunu neden yaptın?"

Sanki uyuşturucu kaçırırken suçüstü yakalandım ve karanlık bir sorgu odayım. Ellerimdeki kelepçeler çözülmüş, yavaşça bileklerimi ovuyorum. Poliste daha fazla dayanamayarak bu soruyu soruyor. Ne yaptım sanki?!

"Neyi?"

"Beni neden öptün Naz?"

Hiç, canım sıkıldı da öpüvereyim dedim. Başka neden olabilir ki?

"O atmosfer bunu yapmamı gerektiriyordu." Çetin bana tuhaf tuhaf bakınca konuşmaya devam ettim. "Farkındaysan sende bana karşı koymadın."

"Atmosfer yüzünden mi? Gerçekten mi?"

"Ee tabi yakışıklı olmanın da bir getirisi yok değil."

"Ne? Yakışıklı olan herkesi öpüyor musun yani Naz?"

Çetin kendi kendine gülerken hemen gardımı sıklaştırdım. Bana doğru gelen zehirli oklara karşı koruyucu kalkanım hazır elbette. "Lafı değiştirdin. Sen neden bana karşı koymadın?" Kınalı kuzumun gülüşü yavaşça solarken, benim yüzüm yavaşça çiçek açtı.

"Güzeldi çünkü."

Gözlerimin içine bakarak söylediği iki kelime karşısında kalbim kemik peşinde koşan köpek gibi koşmaya başladı. Lafı dolandırmaktansa açık açık söylemesi, üzerine atlama isteğimi çoğaltıyor.

"O zaman neyi tartışıyoruz?"

"Bundan farklı anlamlar çıkarmanı istemiyorum Naz."

Yok canım. Kesinlikle düğünümüzde giyeceğim gelinliği ve yapacağım topuz modelini düşünmeye, davetiyelerimiz için Milano'daki özel atölyeyi hatırlamaya çalışmaya başlamadım. Saçmalama lütfen Çetin.

"Ne?"

"Bu bir daha yaşanmayacak. Tamam mı?"

Ona ağzım açık bir şekilde bakarken kalbim solan bir gül gibi yavaşladı. İçimde köpürmeye başlayan öfkeyi çok net bir şekilde hissediyorum. "Tabi Çetin Bey," dedim hemen. "İnsanlarla güzel olduğu için öpüşen birini bende bir kez daha öpmek istemem zaten. Merak etmeyin."

Yüzyılın PrensesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin