Bölüm 25 - Aşk poğaçası yaptın bizi be adam
Günler öyle hızlı geçti ki ne ara hafta sonuna, yani Çetin'in ailesiyle buluşacağım güne, geldik anlamadım. Üstelik Feyza ve Gamze'nin verdiği taktiklerin işe yarayacağını hiç sanmıyorum. Alttan alacakmışım, dik dik konuşmayacakmışım, Çetin'i çok sevdiğimi belli etmeyecekmişim. Bir de en azından bir tane yemeği yapmayı öğrenecekmişim. Kaynana tavlamak epey zor!
Saçımı taç şeklinde ördürüp, zeytin yeşili bir elbise giydim. Gözlerimi ön plana çıkarıyor da. Açıkçası gözlerim öyle güzel ki bir şekilde ön plana çıkıyor, bir şey yapmama gerek yok. Hafif bir makyaj yapıp yüzüme renk kattım. Çok güzelsin be Naz. Bir içim susun yemin ediyorum. Kendime hayran hayran bakmayı bırakıp topuklularımı giydim ve evden çıktım. Dün manikür, pedikür ve cilt bakımı yaptırdım. Hatta lifting de yaptırdım. O yüzden bugünün güneşi benim.
Kıvırta kıvırta Çetin'in evine doğru yürüdüm. Sabahın dokuzunda insanlar kim bu afet diye bakarak kaza yapmasın diye biraz acele ettim. Bu yüzden dakikalar içinde eve vardım. Önce dış sonra iç kapıyı açan yakışıklı sevgilimi görünce gülümsedim. Kapıyı kaynanam açacak diye çok korktum Çetin. İyi ki sen açtın.
Çetin, yanına gider gitmez elini belime doladı. "Çok güzelsiniz Naz Hanım."
"Her zamanki halim Çetin Bey." Dudağına küçük bir öpücük bırakıp içeri doğru yürüdüm. "Annenler daha gelmedi mi?"
"Birazdan gelirler."
Salona geçince masanın üstünde dopdolu bir kahvaltının hazır olduğunu gördüm. Reçeller, peynirler, zeytinler, simit, ekmek... Beyim hem seksi hem hamarat. Seksi kısmı daha çok umrumda sanırım.
"Vay vay vay, döktürmüşsün Çetin!"
"Vaktim olunca mutfakta zaman geçirmeyi seviyorum."
"Harika! Evlenince mutfaktan çıkmazsın artık."
İlk tercihim yatak odasından çıkmaması elbette. Gönül ister ki hiç yataktan çıkmayalım Çeto.
"Birlikte çıkmayız, öğrenirsin sen de."
Bu fikri beğendim mi beğenmedim mi diye düşünürken çalan kapı ziliyle düşünmeme gerek kalmadı. Şu an da normal bir gelin adayının elinin ayağına dolaşması gerekse de, ben tam tersine özgüven patlaması yaşayarak Çetin'in önüne geçip kapıyı açmaya gittim. İçimdeki kraliçe Naz'ı durduramıyorum. Kendini öne çıkarmak için bulduğu her fırsatı değerlendiriyor.
Kapıyı açınca Gülçin Hanım'ın gülen yüzü Tom görmüş Jerry gibi yere düşüverdi. Anlaşılan benim geçici bir heves, koklamalık bir gül, uçan bir parfüm olduğumu, oğlunun da beni hemen bırakacağını düşündü. Keyfim tavan yapmaya başlıyor.
"Hoş geldiniz!" dedim neşeli ve gür bir sesle. Fikri Bey hemen, "Hoş bulduk!" diye cevap verdi. Babasına bak oğlunu al, ikisi de birbirinden tatlı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...