Bölüm 16 - Bana bak domates, senin suyunu çıkarırım!Onca emek onca ter onca uykusuzluğun sonucunu alarak Çetin ile sevgili olunca, her şeyin değişeceğini, her gün dip dibe olacağımızı, ofiste gizli gizli öpüşeceğimizi, her yere birlikte gideceğimizi, gözlerini benden ayırmayacağını, beni 7/24 sırtında taşıyacağını düşünmüştüm. Böyle olacağını değil! Hiçbir şey değişmedi! Hani o duvara dayamalar, tutkulu öpücükler, buhranlı bir sesle söylenen sevgilim ol lafları. Hani?! Nerede!? Çok çabuk kandım bu adama, biliyordum!
Gözlerimi kısıp Çetin'in ofisine doğru bakış attım. Çık şu odadan, götür beni uzak diyarlara Çeto.
"Beni duyuyor musunuz hanımefendi?" diyen kalın sesle kendime geldim ve dik dik bana bakan, orta yaşlı adama baktım.
"Buyurun?"
"Talat Yılmaz'ın odası ne tarafta?"
O kim ya? Sen kimsin ayrıca? Kesin yanlış yere geldi bu adam. "Bu katta öyle biri yok efendim."
Adam etrafına bakınca ve birden kızardı. Ben utandığını düşünürken o birden hiddetlenip, "Ne demek yok? Yanlış yere geldiğimi mi söylemeye çalışıyorsun? Kimsin sen?!" demesin mi? Asıl sen kimsin be adam! Benim kim olduğumu bilsen dudağının kenarında uçuk çıkar!
"Evet efendim, yanlış geldiniz. Bu katta öyle biri yok. Diğer katları deneyin isterseniz ama kırk kat sizi biraz zorlayacaktır."
Benim sevgilim buranın sahibi amca. Bu da yetmezmiş gibi babam da zengin, anam da zengin, sülalem zengin! Beni kimse bu işten kovamaz!
Adam daha da sinirlendi, yerinde köpürdü resmen. Bu yüzden bağırarak konuşmaya başladı. "Bu ne küstahlık! Buranın patronu kim!? Çağırın! Kim?"
Herhalde ermiş kişi olmalı, lafı biter bitmez beyaz atlı, kıvırcık saçlı, körpe dudaklı prensim Çetin ofisinden çıktı. 'Ne oluyor' bakışları ata ata yanımıza gelirken, konuşmamak için zor durdum. Bu adama cevap vermem lazım. Sakin ol Naz, önce Çetin konuşsun.
"Ne oluyor burada?"
"Patron siz misiniz?"
"Benim, buyurun."
"Çalışanınız bana hakarette bulundu beyefendi. Nasıl insanları işe alıyorsunuz siz?"
Bir tane hakaret bile etmedim. Uydurma şimdi alırım topuklumun altına! Çetin yavaşça bana döndü ve kaşını soru sorar gibi kaldırdı.
"Hakaret etmedim. Yanlış kata geldiğini söyledim ama beyefendi bu durumu kabullenemedi."
Adam daha da hiddetlenirken, etrafımızda minik bir kalabalık oluşmaya başladı. Çoğu çalışan yanımıza gelmese de ofislerinden buraya bakıyor. Biri kameraya alsın, el sallamak istiyorum. Saçlarım çok güzel oldu bugün.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yüzyılın Prensesi
HumorDamla Naz Aydoğan yirmi altı yaşına gelmiş, istediği her şeyi elde eden, zengin, egoist, kibirli, ukala, çok bilmiş, şımarık ve bir o kadar da güzel bir kadındır. Naz'ın hayatının sınavı ise daha önce hiç karşılaşmadığı kadar zor bir adam olacaktı...