yirmibeş-😈

50.7K 2.1K 1.8K
                                    

Bu bölüme 1000 yorum gelmedikçe yeni bölüm gelmeyecektir sevgili kırmızı ailesi :)
Random, harf, sayı atarak sınırı doldurmaya çalışmayın, çünkü paragrafa yapılan randomlar dışında o tür yorumları siliyorum. Kıymetli zamanınızı sınır dolsun diye boş yorum yaparak harcamayın, paragrafa yorum yapın ki tepkilerinizi bileyim olur mu küçük şeytanslarım❤

Sizler benim kiymetlilerimsiniz 🥰

İnstagram hesabım; Bernackl55 💜
Twitter hesabım; Bernackl55 💙

Ölüme Yakın Sana Uzak adlı hikayeme hepinizi bekliyorum🎈

Bu bölümü sevgili okuyucum Yildiz101114 ithaf ediyorum❤

Sizleri Mrs_Leyl in güzel, okunmaya değer kitaplarına bekliyorum, mutlaka bakın 🌸

Bölüm Şarkısı;
Elvis Presley, Love Me Tender

●•●●•●

Kalbim endişe kırıntıları ile hezeyana uğrarken onu sevmenin ağırlığıyla dimdik ayakta durmaya çalışıyordum. Kim beni onun elinden alabilirdi, buna kimin gücü yetebilirdi ki? Üzerimize yığılan kara bir bulutun altında kalmıştık ama ben krizleri fırsata çevirmeyi severdim, o kara bulutun yağdırdığı hazan yağmurunun altında dans edecektim. Rüzgâr ne denli şiddetli eserse essin, ellerimi tuttuğunda dâhi kalbimin ritmini değiştiren okyanus gözlü adamdan beni savuramayacaktı. Sevdiğin birini kaybetmenin ne demek olduğunu ikimiz de çok iyi biliyorduk, belki de bizi birbirimize bağlayan en kuvvetli bağ buydu.

Şirketin otoparkında arabanın içindeydik, alnını direksiyona dayamış, ellerini direksiyonun kenarlarına koymuş kırmak istercesine sıkıyordu.
Yüreğinde kopan fırtınaları hissediyordum, lakin o fırtınaya kapılmak değil onu içinden çekip çıkarmak istiyordum.

Ellerini direksiyona sertçe vurarak başını kaldırıp geriye doğru savurdu.

"Başın sağolsun."

Başını yan çevirip bana baktı.
"Kim öldü?"

"Bende onu merak ediyorum kim öldü?"

Başını diğer tarafa çevirip camdan dışarıya bakmaya başladığında parmak ucumla yanağını dürttüm.
"Hı."

"Sinirin geçmedi mi?"

"Sinirli değilim."

Tekrar dürttüm.
"Acıktım, yemek yemeye gidelim, yoksa seni yerim."

Omuz silktiğinde bileğine yapışıp dudaklarıma götürdüm, hâlâ bana bakmıyordu. Dişlerimi sapladım, acıyla inleyerek elini kurtarmaya çalışırken diğer eliyle alnıma baskı uygulayarak geriye itmeye çalışıyordu.

"Bırak, tamam bırak!"

Kana susamış bir vampir gibi kan tadı alana kadar bırakmadım.
Dişlerimi sapladığım yerden ayırırken dudaklarım büyük bir hazla iki yana kıvrıldı.
Diğer eliyle ısırdığım yere baskı uygularken yüzünü acıyla buruşturmuş kıvranmakla meşguldü.
Dudaklarımdan süzülen kanla başımı kaldırıp gözlerine baktığım da irislerinin büyüdüğünü fark ettim.

Baş parmağımla dudaklarımdaki kanı silip emerek yok ederken hareketsizce beni izliyordu.
"Manyak mısın kızım sen?"

"Açım aç."

Bay RedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin