+18 yirmidokuz-😈

144K 2.5K 2.6K
                                    

Bu bölüme 1500 yorum gelmedikçe yeni bölüm gelmeyecektir sevgili kırmızı ailesi :)
Random, harf, sayı atarak sınırı doldurmaya çalışmayın, çünkü paragrafa yapılan randomlar dışında o tür yorumları siliyorum. Kıymetli zamanınızı sınır dolsun diye boş yorum yaparak harcamayın, paragrafa yorum yapın ki tepkilerinizi bileyim olur mu küçük şeytanslarım

İnstagram hesabım; bernackl55 🍬

Twitter hesabım; bernackl55 🍭

Takip edin şeytanslarım, ileride yazar olmam için sosyal medyada yüksek olmam lazım 🍫

Sevgili arkadaşım E-Rabbit in birbirinden güzel kitaplarına mutlaka bir göz atın, pişman olmazsınız ❤

Bölüm şarkısı;
Sena Şener- Teni Tenime

Sizde şu sıralar dinlediginiz şarkıyı bırakın, ilham olur belki❤

Bu bölüm bolca +18 içermekte.
Rahatsız olanlar ve çocuklar elinizdeki telefonu yavaşça yere bırakıp uzaklaşın. Mazallah yanlış yola saparsınız, cehennemde yanarız :)

●●•●●

Gecenin bir yarısı gelen avukat avucumun arasında sıkıca tuttuğum mutluluk tozlarını talan etmiş, beraberinde getirdiği hüzün parçalarını ise adeta bir zehirli ok gibi kalbimize saplamıştı. Dudaklarından dökülen ve dökülmekte olan her bir kelime ruhumda tamir edilemez çatlakların oluşmasına neden oluyor, aşkla çarpan minik kalbimi zedeliyordu. 

Yaklaşık bir ay önce bu eve ilk geldiğim günü ısıtıp önüme sunan zihnim sanki nereden geldiğini, bu eve niçin geldiğini unutma der gibi beynimi kamçılıyordu. Annemin bizi birbirimize mecbur edişinin ardından farklı yollarımızı birleştirme kararı almıştık, bu zorundalık artık bir isteğe dönüşmüştü, çünkü ikimizde birbirimizi seviyorduk. Belki de ufak bir hoşlantıdan ibaretti ama günden güne büyümekte olan hislerimizi inkar edemezdik. 

Evimden yaka paça dışarı atıldığım an aklıma geldi, avukatın yanında almıştım soluğu, bana mirasını alabilmek için Bay Red ile evleneceksin dediği gün yağan yağmur yeniden yağmakta idi. Yağmur damlaları tıpkı o gün ki gibi cam tavana sertçe çarpıyor, ürkmeme neden oluyordu, biliyordum. Ne zaman bir felaketle karşılaşacak olsam böyle haşin bir yağmur yağıyordu. İdam edilmek üzere olan bir mahkumun yer yüzünde içine çektiği son nefes kadar acımaktayım, bir kaç dakika sonra öleceğimi bilerek bu havayı solumaya muhtacım! 

Red dudaklarını birbirine bastırıp, kirpiklerini hızla kırpıştırırken başını hafifçe yan yatırdı. Sinirlendiği o kadar belli oluyordu ki yumruk yaptığı ellerini serbest bıraktığında parmak boğumları sıkmaktan kızarmıştı. 

"Senin ağzından çıkan kulağına ulaşmıyor mu?"

"Gayette iyi ulaşıyor efendim, sizi o kadar uyardım."

Red yumruğunu sehpaya geçirdiğinde çıkan sesle eş zamanlı çığlık attım. 

"Bunu biz istemişiz gibi konuşmaya devam edersen sikeceğim o ağzını!"

Bir kaç dakika önce ki sinirli avukattan geriye korkudan kravatını düzeltip gözü seğiren bir avukat kalmıştı. 

"Lütfen, sakin olalım."

Sehpaya iki elini koyup bedenini avukata yaklaştırırken kendini sıkmaktan yüzü kızarmış, boynundaki damarlar belirgin hale gelmişti.

Bay RedHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin