Bakışlarımı mekan içinde gezdirdim. Etraf içenler, içkiyi abartanlar ve muhtemelen yarın ne halt olduğunu hatırlamayacak insanlarla doluydu. Güzel ve şeytan kadınlarım, etrafta narin adımları ile dolanırken muhtemelen çoktan ceplerine paraları doldurmuşlardı. Günün sonunda yanına alacakları erkekleri arıyorlardı.
Gözlerim Ezra'da takılı kaldığında onun o delici bakışlarını tüm hücrelerimde hissettim. Sinsice deriye işleyen mavi gözler, dolgun kırmızı dudaklar, keskin kadınsı bir yüz ve muhteşem bir altın oranlı vücut. Ezra.
Benim güzel kadınlarım arasındaki en güzel kadın. Bana aşık kadın. Benim için canını verecek kadın. Elimdeki viski bardağını onun şerefine kaldırdığımda mavi gözleri ile bunu sevgiyle kabul etti. Dudaklarında küçük bir gülümseme belirdi ve önündeki erkeğine geri döndü. Şimdi, az önce elde ettiği mutluluğu karşısındaki erkeğe verecekti.
Bakışlarım hedeflerimin üstlerine kitlendi. Altı kişilik gruplarının sadece erkekleri oradaydı. Dördü de sanki Dünya'ya hükmediyormuş gibi oturmuşlardı, rahatlardı. Dudaklarım alayla gülümsemek için kıpırdadı. Gerçekten Dünya'nın Hükümdarları ile iş yapıyordum, onları tanıyordum, onlarla aynı dili konuşuyor, onların çoğunu elde ediyordum. Şimdi bunların yaptıkları hareketler, çok çocuksu bir hakimlik olarak geliyordu.
Gözlerim dördü arasında en çok dikkat etmem gerekende durdu.
Baş karakterimiz, Pusat.
Koltuğun en kenarında oturuyordu. Simsiyah saçlarını sürekli eliyle karıştırıyor, yanında oturan kadın ona daha da sokuluyordu. Üstündeki koyu lacivert tişörtü dardı, elindeki sigarasından iç çekiyor ve ardından içki şişesinden içkisini yudumluyordu. Bacaklarını açarak oturmuş, rahat bir tavır takınırken suratında da sertlik vardı. Kaşları çatılıydı. Bakışları sürekli başkalarındaydı. Gözleri dolanıyordu, bakıyordu, yanındaki kadının boynundan öpmesini umursamıyor gibi duruyordu.
İclal denen kızla bu aralar pek sağlıklı ilişkileri yoktu anlaşılan; ya da bu ilişki zaten hiçbir zaman var olmamıştı.
Yanında o kıvırcık vardı, Yalım.
Uyurken yanıma sokulan çocuk. Üstündeki beyaz tişört diğerlerinin yanında zıt duruyordu. Onun dışında beyaz giyen de yoktu. Kumral renkte bukleleri dağınıktı, nefesini sürekli üflüyordu. Yüzünün her hareketinde yanındaki gamze kıpırdıyordu fakat asla belli olmuyordu. Sıkılmış gözüküyordu. Elinde olan telefonunu bacağına dayayarak döndürüyor, etrafa keyifsiz gözlerle bakıyordu. Yanında oturan Âzer'e sürekli bir şeyler mırıldanıyordu ama Âzer ağzını küçük kelimeler için açıyordu sadece. Yalım'ın burada olmaktan mutlu olmadığı belliydi, aradığı şeyi de bulamamıştı.
Mekanımın yetersizliği karşısında alaycı bir şekilde dudaklarım kıpırdadı. Belki de buraları biraz daha geliştirmeliydim.
Âzer. Hepsinden daha yapılıydı. Gününün birçok saatini sporda geçiriyor gibiydi. Kollarında çok fazla dövme vardı, kalın kol kasları onları daha yapılı gösteriyordu. Esmer, yanık bir tene sahipti ve saçlarını arkaya doğru yatırmıştı. Ensesine kadar uzanıyordu koyu kahve saçları, kemikli burnu sürekli hareket ediyordu. Her an birisini dövecek gibi duruyordu, vücudu diğerlerine göre kasılmıştı ama onun aksine sert çehresi sakindi. Yumruk yaptığı elleri kalın bacaklarının üzerindeydi.
Onun aksine oldukça rahat oturan, kolunun tekini koltuğun arkasına doğru atmış, Barut.
Barut, ardı ardına yaktığı sigaralardan birisini daha tüketirken dişleri arasında oynattığı kürdanı da masaya doğru üfledi. Masanın üzerinden bir sigara daha aldığında üstünde çıkarmadığı deri ceketin cebinden bir kürdan daha çıkardı ve çiğnemeye başladı. Diğerlerine nazaran daha sakin biriydi. Burnu hafif kemikliydi, yüzüne tam oturuyordu. Saçının bir tutamı burun kemerinin üstünde gelişi güzel oturmuştu. Saçlarının uçları renkliydi. Kaşları her gün alınıyor gibi düz bir kalınlıktaydı, kaş piercingi ona ayrı bir sertlik katmıştı. Kirli sakallarını ovuşturuyor, parlak mavi gözleri ile etrafa baygın bakışlar atıyordu. Kulaklarında piercingler buradan bile parlıyordu. Beyaz teni diğerleri arasında ölüm gibi parlıyordu. Bacağının üzerindeki şapkasını düzgün dağınıklıktaki saçlarına geçirdi. Başını geriye yaslayıp gözlerini kapattı. Bir elinde sigara bir elinde de zippo vardı. Sürekli bacağına sürtüyor, yakıyor ve kapatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ ÇIKMAZI |18
Roman pour AdolescentsBen şeytandım, ateşin kızıydım, hainliğin doğduğu toprakları yaratandım, cennetin yerlilerinin kovulmasını sağlayan o yılandım, kendi istedikleri için cennetinden kaçan o kadındım. Ben çok fazlaydım, beni tanımak istiyorsan benimle savaşmalıydın. Be...