11-1/"SUSMAYI ÖĞREN"

134 20 5
                                    

Pazar günü boyunca uyuyabilmek için saatlerce yaptığım antrenmanın ardından yatağa yatmış olsam bile uyuyamamış bu yüzden gecenin bir saatinde Ares'in evini basmıştım. Birbirimiz dışında pek kimseyle yatmadığımız ve evimize kolay kolay kimseyi almadığımız için sorun olmuyordu.

Gece boyunca yağmur yağmıştı. Tüm gece pencereye vuran su damlaları eşliğinde Ares'in yatağındaydık. Şimdi okula gitme saati oldukça yaklaşmıştı. Birkaç saat uyumuş, tekrar dikilmiştim. Yatağa oturduğumda hareketimi hisseden Ares, yatakta kıpırdanmış gözlerini kısıkça açmıştı.

"Okula mı?" dedi boğuk çıkan kaba sesiyle. Başımı salladım bileğimdeki tokayı çıkarıp saçıma geçirirken. Önce odasındaki duşa girmiştim, defalarca kez odasında kaldığım için banyosunda benim de şampuanım duruyordu. Kendi kokumun üstümde olmasını seviyordum ama şampuanım bittiği için onunkini kullanmak zorunda kalmıştım. Saçlarım kokuya alışmaya çalışır gibi kabarmıştı.

İç çamaşırlarımı ve kıyafetlerimi üzerime geçirdim. Saçlarımı savurarak ıslaklığını almaya çalışırken Ares tek gözü yastığın üzerine kapanmış, tek gözü açık bir şekilde beni izliyordu. Kolunun tekini yastığın altından geçirmiş, yan dönerek öylece bakıyordu. O benim aksime uykuya çabuk dalan ve çabuk uyanan birisiydi. O yüzden odada ses yapmayı sorun etmiyordum.

"Okula gitmek zorunda değilsin." dedi artık daha düzgün çıkan ses tonuyla. Çoraplarımı ayaklarıma geçirirken mırıldandım. "Biliyorum."

"Benim gibi açıktan okuyabilirsin de, üniversiteye nasılsa istediğimiz gibi girebiliyoruz." Dudaklarım kıvrıldı, haklıydı. Özel ya da devlet fark etmeden istediğimiz okula girebiliyorduk. Bu topraklarda isteyip de elde edemeyeceğimiz çok az şey vardı.

"Lise okumakla ilgili bir sorunum yok." dedim ayağa kalkıp onun yanındaki komodine ilerlerken. Yalan, genç yaşlarında lise okumak dünyanın en aptalca şeyleri arasından birisiydi. Yine de tezimi kanıtlamak ister gibi devam ettim cümleme. "Psikoloji kliniğinde gibi hissediyorum kendimi. Bir tarafta delirip her şeye elini atmaya çalışan manyaklar, bazen iyi bazen kötü olan deliler, ne idüğü belirsiz insanlar ve havalı takılmaya çalışan ergenler. Bir de onları zapt etmeye çalışan doktorlar. Uzaktan izlemesi eğlenceli oluyor." Komodinin yanına geldiğimde boştaki eli ile bileğimi tutup kendine çekiştirdi beni. Ona itiraz etmeyip üstüne doğru eğildim. Tüm ağırlığımı vermeden, vücudumu onun vücuduna dokundurmuştum.

"Bir de izlemeyi sevdiğin Ağça." Cevap vermedim. Onun yerine biraz uzağımda olan kuru dudaklarına kapandım. Anında karşılık verirken eli saçlarımın arasından geçti. Islak saçlarımın arasından sıcak, kaba elleri geçtiğinde vücuduma bir sıcaklık yayıldı. Avuç içlerimi yasladığım yataktan güç alarak üzerine uzanmaya devam ettim. İşleri ilerletmeyi istediği belliydi. Sabah gözlerini açar açmaz birlikte olmayı severdi. Yine de geç kalıyordum.

"Geç kalacağım." dedim geriye çekilirken. Saçlarımdaki eli boynuma doğru uzandı ve baş parmağı ile tenimi okşadı. Hassas noktalarımı biliyordu. Dudaklarında bir gülümseyiş peydah oldu. "Nane. Dişlerini uyanır uyanmaz fırçalamışsın, yine." Cevap vermeden üzerine yayıldığım vücuttan kalkıp komodindeki eşyalarımı aldım.

Onu odada bıraktığımda arkamdan tekrar gelmemi istediğini belirterek bağırdı. Başını tekrar yastığa koyup ben evinden çıkmadan uyuya kalacaktı. Merdivenlerden inip dış kapıya ilerledim. Kapının önündeki koruma, kapının sesini duyduğunda bakışlarını bana çevirdi. Suratında hiçbir ifade olmadan bana bakıp başıyla selam verdiğinde karşılık vermeden motoruma ilerledim.

Önce kendi evime uğrayıp dünden kalan tüm kıyafetlerimi değiştirmeyi düşündüm. Sonrasında bunun gereği olmadığının farkına varınca yönümü çevirip Açelya'nın evine ilerlemeyi düşündüm. Şu an kahvaltı yapıyor olmalıydı, bir ev kahvaltısı fena olmazdı. Dün gece onu orada öylece bırakıp gittiğimde Aytaç'ın onu takip etmesi gerektiğini söylemiştim. Azer, onu evinin yakınlarında olan bir yere bırakmıştı. Geri kalan yolu Açelya tek başına yürümüştü. Güvenli bir şekilde evine gittiğini bilmek iyiydi. Ev fikri cazip gelse de yine de evine gitmedim. Ona zaman vermeliydim, arkadaş olma kavramını anlamaya çalışıyor olmalıydı. Dün, muhtemelen son arkadaşlık günümüzdü. Bir daha benim gibi bir manyakla arkadaş olmak isteyeceğini zannetmiyordum. En başından beri yapması gereken buydu. Çok bile dayanmıştı.

ATEŞ ÇIKMAZI |18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin