Merhaba. Buraya başladığınız tarihi yazarsanız minnettar olurum...
...
"Sırlarla dolu bu okyanusta, kimseye inanma. Herkesin rengarenk yalanları var ve her yalan, sonunda kendini gerçekliğe boğar. Ve her yalancı, sonunda kendi intihar ipinin düğümünü kendisi bağlar."
...
Uyuyamıyordum. Günler boyunca yatağıma uzansam, uykumu tam alamıyordum. Asla uzun süre uyuyan bir tip olmamıştım zaten. Yine de şu son zamanlarda biraz daha uykuya hayır demeyecektim. Yine de uyuyamadım. Birkaç kıpırdama, birkaç sallanma ve birkaç sesten sonra olduğum yerde kıpırdanıp tekrar uykuma dönmeye çalıştım. Pek başarılı olamadım.
Başımdaki kapüşonu çekip yarı uykulu gözlerle etrafıma baktığımda normalde yanımda oturması gereken sıra arkadaşımın yanımda olmadığını ve onun yerine bir erkeğin yanımda oturduğunu gördüm.
Bu çocuk kimdi? Tanıyor muydum? Sersem gözlerimi ovuşturup avuç içlerimi sırama bastırıp gerindim. Daha yakından baktım bu sefer, tanımıyordum.
"Neden yanımda oturuyorsun?" Yeni uyandığım için boğuk çıkan sesim, kabaydı. Çocuk, kaşlarını gülerek kaldırdı. Sırtını arkasındaki camın mermerine dayamış ve bana dönük oturuyordu. Suratının tamamını görebildiğim için sol yanağındaki gamzeyi gördüm. Elini sarı ve kumral arasındaki saçlarına daldırıp onları çekiştirdi.
"Sıra arkadaşın, sen burada uyuyorsun diye yanına geçemedi, arka sıraya oturmak istedi... Bende onu kırmadım." Sesi ciddiyetten çok uzakta, dalga geçiyormuş gibi çıkıyordu. Gözlerimi devirdim.
Arkama dönüp gözlüğünü takıp dersi pür dikkatle dinleyen ve not alan Açelya'ya baktım. Bakışları birkaç saniye bana döndüğünde hafifçe gülümseyip tekrar tahtaya döndü. Yüzümde tek kas oynamadı. Muhtemelen kısa okul eteği yüzünden yanımdan geçememişti ve sıranın üstünden geçmek ona pek cazip gelmemişti. Onun yanındaki boşluğa baktım. Tam yanındaki sıra boştu. Bakışlarımı tekrar sorgular gibi çocuğa döndürdüm. "Onun yanı boş?" diye mırıldandım kuşkulu sesimle.
"Tanımadığım insanların yanına oturmam." Başımdaki kapüşonu çektim ve kulağımın üstündeki kulaklığı alıp tuşuna basarak kapanmasını sağladım.
"Tanıştığımızı bilmiyordum." Ses tonum hafif alaycıydı, yüzüm ciddi bir ifadeye bürünmüştü ve tek kaşımı kaldırmıştım. Kulaklığımı çantama tıkıştırıp kapüşonumu çıkardım. Sıcak olan hava yüzünden fazlasıyla yanmıştım. Hiçbir şey demedi.
Elimdeki çantayı arka sıraya atıyor pozisyonda olduğum için hafif ona dönük bedenimi tamamen ona çevirdim. "Tanımadığım insanların yanına oturmam..." Hocayı gözlemledim. Tahtada birkaç fizik sorusu ile ilgilendiğini, arka tarafta neler olduğunu pek umursamadığını görünce ayağa kalktım ve arkaya doğru bir adım attım. Açelya, bakışlarını bana kaldırdığında kalkması için gözümle onu uyarmam yetti. Hızla ama nazikçe kalkıp yerime geçmem için önümden çekildi.
Arka sıranın en köşesine kurulup sırtımı mermerin bittiği yer ile duvar köşesinin arasına yasladım. Bacaklarımı uzatıp Açelya'nın bacaklarının üstüne koyduğumda bakışlarını tahtadan çekmedi. Artık alışmıştı bacaklarımı ona doğru uzatmama.
Suratımı çevirip ayağa kalktığım andan beri beni izleyen çocuğa baktım. Hafifçe gülümsüyordu ama yanağındaki gamze fazlaca belirgindi. Bakışlarım yüzünde dolandı. Gamzesi vardı, kumral renkte ve bazıları dalgalar halinde bazıları kıvırcık şekilde saçlara sahipti, açık kahverengi gözleri, keskin çenesi vardı. Boynunun kenarında ben, kulağında da küçük siyah bir halka küpesi vardı. Hafif yapılıydı ama kaslı demezdin. Bakışlarım tekrar gözlerine kaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ATEŞ ÇIKMAZI |18
Fiksi RemajaBen şeytandım, ateşin kızıydım, hainliğin doğduğu toprakları yaratandım, cennetin yerlilerinin kovulmasını sağlayan o yılandım, kendi istedikleri için cennetinden kaçan o kadındım. Ben çok fazlaydım, beni tanımak istiyorsan benimle savaşmalıydın. Be...