Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum, canlar :)
Uzun kırmızı elbisemin içinde adeta bir prenses gibiydim. Belime kadar uzanan siyah saçlarımı düzleştirip uçlarını bukleler halinde bırakmıştım. Yürüdükçe buklelerim sallanıyor, topuklumun takırtısı etrafı sarıyordu. Yanından geçtiğim herkes dönüp hayranlıkla beni süzüyordu. Kimseye bakmadan merdivenleri salına salına indim.
Aşağıda az öncekinden katbekat fazla insan vardı. Takılıp düşmemek için eteğimin ucunu hafifçe kaldırdım. Merdivenlerin sonuna geldiğimde insanlar ikiye ayrılıp geçmem için bana yol açtı. Saçlarımı savurup kendinden emin adımlar ile onların arasından geçtim.
Tam karşımda dikilen iki kişi ile tüm içtenliğimle tebessüm ettim. Onların da gözü bendeydi. Yanlarına yaklaştığımda önce beyazlar içindeki Kumru'ya sarıldım sıkıca. "Tebrik ederim, canım" dediğimde teşekkür edip ne kadar güzel göründüğümü söyledi. Biliyorum canım, bizim evde de ayna var.
Kumru'dan ayrılıp takım elbisenin içinde tüm karizması ile dikilen Akın abiye sarıldım. "Tebrik ederim, Akın abi" dedim yavaşça ayrılırken. "Teşekkür ederim, abiciğim" deyip gülümsedi.
"Nehir?" kulağımı dolduran yumuşak ses ile başımı arkaya çevirip bana seslenen kişiye baktım. Matthias'tı bu sesin sahibi. O da diğer erkekler gibi takım elbisedeydi. Daha önce de böyle mi görünüyordu bilmiyorum ama şu an dudak uçuklatacak kadar yakışıklıydı.
"Evet?" dedim mesafeli ses ile.
Matthias elini ceketinin cebine atıp lacivert kadife bir kutu çıkardı. Önüme gelip aramızda kısa bir mesafe bırakarak durdu. Mavi gözleri ışıl ışıl parlıyordu. Kurumuş dudaklarını ıslatıp elimi tuttu ve yavaşça tek dizinin üstüne çöktü. Elimi bırakıp elindeki lacivert kutuyu yavaşça araladı.
Kutunun içinden çıkan tek taşı gördüğümde dudaklarım şaşkınlıkla aralandı. Matthias derin bir nefes aldı. "Nehir, benimle evlenir misin?" diye sordu. Elim dudaklarıma giderken heyecanımı bastırmaya çalışıyordum. Herkes heyecanla benim ağzımdan çıkacak kelimeyi bekliyordu. Gözlerim mutluluktan dolarken başımı aşağı yukarı salladım hızla.
"Evet, evet, eveet" dediğimde büyük bir alkış kopmuştu. Matthias gülerek yüzüğü parmağıma geçirip ayağa kalktı ve beni hızla kolları arasına alıp döndürmeye başladı. İkimiz de sevinçten kahkaha atıyorduk.
Herkes buradaydı; babam, annem, abim, Sibel abla, Nicholas ve diğer tüm komşularımız. Herkes bizi alkışlayıp tebrik ediyordu.
"Nehir."
"Nehir."
"NEHİR!" birinin ismimi bağırması ile her şey toz bulutu olup yok oldu. Gözlerimi yavaşça araladım. Bir dakika ben neden odamdaydım? En son Matthias'a sarılıyordum, nasıl birden yastığa dönüştü koca adam?
"Lan Nehir!" irkilip başımı çevirip bana seslenen kişiye baktım. Abimin yüzü şu an hiç de sevinçli değildi. Aksine kaşları çatılmış bir ifade ile yüzüme bakıyordu. Üzerinde ise ne takım elbise vardı, ne de tipi düzgündü. Altında sadece eşofman altı vardı. Üstü ise kaslarını gözüme sokmak istercesine çıplaktı.
Lanet olsun ben rüya mı görüyordum? Tüm o olanlar, gelin olmuş giden Kumru, Akın abi, Matthias, TEK TAŞ, benim güzelim kırmızı elbisem, hepsi rüya mıydı? Ne biçim bilinçaltım varmış lan benim.
"Ne var?!" diye bağırdım tüm sinirimi abimden çıkmak istercesine.
"Ne bağırıyorsun lan sen?" elini sallayıp üzerime yürüdüğünde gözlerimi devirdim. "Ne istiyorsun?" sordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDI
HumorBen Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herkesten sakındığı kişiyim. Ben parlak mavilerinden ışık asla eksik olmayan, her lafa bir cevap bulan...