Oy ve satır arası yorumlarınızı eksik etmeyin cancağızlarım :))
Matthias'dan
Yarına kadar gerekli kişilere göndermeli olduğum mailleri hazırlıyordum. Duyduğum gürültü dikkatimin dağılmaması için taktığım kulaklığı çıkarmama neden olmuştu. Önce tek kulağını çıkarıp neler olduğunu anlamaya çalıştım. Sesler çok yakından geliyordu, ki muhtemelen bizim evin önünden. O sırada tanıdık bir ses duydum.
"Abi, yapmayın" diye bağırdı Nehir.
Kulaklığımın diğerini de kulağımdan çekip masanın üzerine fırlattım. Oturduğum koltuktan fırlayıp pencereme yaklaştım. Aşağıda gördüklerim daha önce hiç karşılaşmadığım bir manzaraydı. Çünkü arkadaşlar diye bildiğim iki adam kavga ediyordu. Caner onları ayırmaya çalışırken Nehir de her zamanki gibi yerinde duramayıp araya girmiş, Çınar'ı çekiştiriyordu.
Bu kız asla akıllanmayacaktı.
Daha fazla yerimde dikilmeyip odamdan hızla çıktım. Annemin endişe ile "oğlum, neler oluyor?" sorusuna bile cevap vermeden kendimi acele ile dışarı attım. İlk işim de yarısı kadar olduğunu adamı tutmaya çalışan Nehir'i çekip aralarından almak oldu.
Kolundan tutup onu hızla Çınar'dan ayırdığımda başını çevirip bana şaşkınlıkla baktı "Matt?"
"Canın dayak yemek mi çekti anlamıyorum ki" diye sinirle mırıldanıp onu evlerinin kapısının önüne kadar çekiştirdim. İşaret parmağımı yüzüne doğru sallayıp "burada bekle ve araya girme" dediğimde kaşlarını kaldırıp parmağıma baktı.
Kime laf anlatıyordum ki ben? Tabii ki söylediklerimi dinlemeyecekti.
Nehir'den uzaklaşıp Akın'ın üzerine atılan Çınar'ı tuttum. Neden kavga ettiklerini anlamaya çalışırken mahallenin yukarısından koşarak gelen Kumru ve annesini fark ettim. Sanırım artık nedenini biliyordum. Kendileri iyi ki gelmişti çünkü Kumru'nun geldiğini gören Nehir yanımıza gelmekten vazgeçip ona doğru yürümüştü.
"Kardeşim dedim lan ben sana!" Çınar bağırıp Akın'a doğru atılmaya çalıştığında Akın elinin tersiyle dudağını silip ağzına dolan kanı yere tükürdü. Çınar'ın aksine Akın sakindi, yani en azından saldırmaya çalışmıyordu.
"Çınar, ne yapıyorsunuz siz?" Bahadır amcanın sesi ile başımı çevirip baktığımda tüm mahallenin dışarı çıktığını gördüm.
Hepsi kavganın nedenini öğrenmek isteyip sorular soruyordu. Kadınlar 'vah vah' diyerek yakınıyor, bazıları da gece gece rahatları bozulduğu için söyleniyordu. Nehir de bu sırada kendini tutamayıp "ay Rıfkı amca, sen de ne söylendin ama ya. Rahatsız oluyorsan çıkma evinden. Emin ol içerisi dışarıdan daha sessiz oluyor" dedi çizgili pijaması ile evinin önünde dikilen adama. Annesinin uyarısı karşısında omuz silkip kollarını Kumru'nun etrafında dolayıp arkadaşını kendisine çekti.
"Gelin gidip adam gibi konuşalım" dedi Caner Akın'ın omzuna vurup. Akın'ın gözleri kısa bir anlık Kumru'ya kaysa da hızla gözlerini kaçırıp yere bakmıştı. Caner gelip Çınar'ı çekiştirdiğinde Çınar'ın itirazı ile "yürü lan" deyip omzundan ittirdi.
Çınar ile Caner önden giderken ben de Akın'ın yanına ulaşmıştım. "Akın?" muhtemelen kavgayı duyan Akın'ın annesi koşuşturarak bize doğru gelip oğlunun yüzünü avuçları arasına aldı. Onun patlamış kaşından çenesine kadar ince bir şerit halinde akan kana, dudağının kenarındaki yaraya bakıp "bu ne hal?" diye sordu ağlamaklı sesle.
"Ne oluyor oğlum?" bu sorunun sahibi ise Akın'ın babası idi. Akın başını geriye atıp yüzünü annesinin avuçlarından kurtardı ve hiçbirine bir şey demeden yürümeye başladı. Arkasından seslenenleri ise umursamamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDI
HumorBen Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herkesten sakındığı kişiyim. Ben parlak mavilerinden ışık asla eksik olmayan, her lafa bir cevap bulan...