34.bölüm

29.1K 1.9K 869
                                    

Multi: Nehir ve Matthias

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum cancağızlarım :)))

Son dersim de bittikten sonra daha fazla beklemeden dışarı çıkıp Kumru ile üniversitenin girişinde buluşmuştuk. Matthias almaya geleceği için bir yere gitmeyip onu beklememizi söylemişti. Sırtımı duvara yaslayıp kollarımı göğsümde kavuşturdum. Kumru hemen yanımda başını devekuşu gibi telefona gömüp sırıtarak bir şeyler yazıyordu. Muhtemelen Akın abi ile konuşuyordular.

"Papağan okulda kimi gördüm biliyor musun?" diye sorduğumda bana bakmadan "kimi?" diye sordu sırıtarak.

"Ananı" dedim sinirle. İnsan konuşurken bir yüzüme bakar değil mi?

"Aa annemin burada ne işi var ki?" diye sordu safça. Daha önce geri zekâlı olduğunu söylemiş miydim? Ben cevapsız kalırken kendisi birden ne dediğini anlayıp başını hızla bana çevirdi ve az öncekinin aksine son derece yüksek ve endişeli bir tonda "annemin burada ne işi var?" diye sordu. Gözlerimi devirip başımı iki yana salladım.

"Şaka yaptım Kumru" dedim bıkkınlıkla. Rahatlar gibi nefes verdiğinde kaşlarım çatıldı "bana bak sen bir şey mi yaptın?" diye kuşkuyla sordum. Başını iki yana sallayıp "sen öyle söyleyince bilmeden bir şey yapmışım sandım" dediğinde güldüm.

"Sen kimi görmüştün?"

"Arda’yı gördüm." Başını geriye çekip yüzünü buruşturdu "o ne alaka?"

"Burayı kazanmış" dediğimde başını anladım der gibi salladı. Birkaç dakika sonra ufak bir aydınlanma yaşayıp "oha" dedi "siz ikiniz aynı yerde okuyorsanız başınıza bela açmadan duramayacaksınız.” Gözlerimi kaçırdığımda "ilk günden bir haltlar yediniz değil mi?" diye sordu kuşkuyla.

"Yok canım, ne yapabiliriz ki, abartma sen de" dedim yalancı sırıtma ile. Bir şey yapmamıştık ki. Yapabilirdik ama yapmadık, son anda aradan sıyrıldık.

"Kesin bir şey yaptın" dedi bana inanmadığını belirtircesine. Gözlerimi devirip "sana yalan mı söyleyeceğim?" diye atarlandım. "Yalanın ağzına yuva yaptığını göz önünde bulundurursak son derece mümkün bir ihtimal" dedi.

"Kes be" deyip saçlarımı savurarak ona arkamı döndüm. Başıma yediğim tokatla öne doğru sendelemiştim. "Ellerin kırılsın Kumru!"

"Hep beraber canım" diye sırıtıp tekrar telefonuna geri döndü.

Beş dakika kadar sonra önümüzde duran tanıdık siyah araba ile yaslandığım duvardan doğruldum. Ben arabaya giderken göz ucuyla Kumru’ya baktım. Hâlâ başını telefona gömüp olduğu yerde bekliyordu. Oflayıp yanına gittim. Ensesinden yapıştığım gibi arabaya doğru çekiştirdim ve arka kapıyı açıp onu içeri ittim. Kendim de ön tarafa bindim.

"Merhaba" dedim Matthias’a. "Merhaba güzelim" dedi yüzünü bana doğru uzatırken. Kendimi geri çekip ondan uzaklaştım. Kaşlarım yukarı kalkerken bana üzgün bir şekilde bakıp "cezam hâlâ devam mı ediyor?" diye sordu küçük çocuk gibi. Sırıtıp başımı salladığımda bozulmuş bir ifade ile arkasına yaslandı.

"Aa enişte merhaba" diyen Kumru ile yüzümü buruşturdum. "Çocuğu şimdi mi gördün Kumru?" diye sordum. Kumru beni onayladığında başımı iki yana salladım. Bu sırada Matthias somurtmasına ara vermeden "merhaba" demişti. Ama bu çocuk böyle yaparsa ben kendimi daha fazla tutamazdım ki.

"Nereye gitmek istersin?" Matt direksiyonu çevirirken bana kısa bir bakış atıp sordum. Ben gidebileceğimiz yerleri hatırlamaya çalışırken koltukların arasından öne uzatılan bir kafa aramıza girip "korku evine gidelim" dedi.

Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin