16.bölüm

33.2K 2K 610
                                    

Multi: Leylak Mahallesi💜

Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum canlar :))

Matthias'ın evine girdiğini gördüğümde bizim eve doğru depar attım. Birkaç kez düşüp kafamı gözümü yarma girişiminden sonra merdivenleri çıkıp odama girdim. Aynadaki tipime baktığımda önce bir besmele çektim.

Topuz demeye bin şahit isteyen tüy yumağı saçlarımdan mı bahsedeyim, sarı eşofman altımdan mı bahsedeyim, çingene pembesi tişörtümden mi bahsedeyim inanın ki karar veremedim. Arizona orman kaçkını kertenkelesi tipimden kurtulmak için birkaç dakika zamanım vardı.

Üzerimdekileri hızla çıkarırken aklımda tek bir soru dönüyordu.

Acaba Matthias'ın gözleri mi bozuktu?

Bu tipime bakarken nasıl bir kez olsun yüzünü buruşturmadı bu çocuk? Üstelik çıkma teklifimsi bir şeyler de etmiş gibi oldu. Ya da ben öyle algıladım. Gel gör ki asıl konumuz bu değil benim apaçi kılıklı halimdi.

Dolabıma dalıp neyim var neyim yoksa çıkarıp yere döktüm. Annem bunları görürse beni gebertirdi. 'Kız senin bu odanın hali ne? Köpeği bağlasan yaşamaz burada' diye tüm gün cırlayıp dururdu. Amaaan boş ver.

Kıyafetlerimin içinden küçük çiçek desenli yazlık elbisemi çekip aldım. Dolabın altından da beyaz spor ayakkabılarımı çıkardım. Elbiseyi hızla üzerime giyinip ayna karşısına geçtim. Tipim hala mülteciden halliceydi.

Muhteşem topuzumu açıp taradım ve elimi arkaya uzatıp kolum kopa kopa saçlarımı balıksırtı ördüm. Yüzüme sıcaktan eriyeceği için fondöten sürüp de israf etmedim. Onun yerine rimel ve dudak nemlendiricisi sürüp bir güzel parfümlendikten sonra küçük çantamı, telefonumu ve ayakkabılarımı alarak merdivenleri indim.

Koşarak indiğim merdivenlerin sonunda ayağım kaydı ve ben tüm asaletimle bowling topu yemiş lobut gibi boylu boyunca yere devrildim. Elimdeki çantam havalanıp kafama çarptığında acıyla inledim. Kaş düzelteyim derken toptan kendimi öldürecektim.

Doğrulup canımdan daha kıymetli telefonuma baktım iyi mi diye. Bir şeyi olmadığına emin olduktan sonra kendimi inceledim. Dizlerimin hafif kızarması dışında benim de durumum iyiydi.

"Bunun teki nerede?" Sol elimdeki ayakkabıma bakıp kendi kendime mırıldandım. Yine başlıyordum kendimle kavga edip saçmalamaya. Müge Anlı izleyerek geliştirdiğim muhteşem yeteneklerim sayesinde ayakkabımın tekini kapının kenarında tünerken buldum. Nasıl düşmüşsem artık her şeyim bir yere saçılmıştı. Şükür ki kolum bacağım hala yerindeydi. Onları da bir gün koparacağımdan son derece eminim de neyse.

Ayağa kalkıp aksak adımlar ile diğer ayakkabımı da alıp ayağıma geçirdim. Evden ayrılıp kapıyı arkamdan kilitlediğimde "Nehir?" diyen ses ile başımı arakaya attım.

Matthias üzerini değişip lacivert tişört, siyah kot ve beyaz spor ayakkabı giyinmişti. Sarı saçları az önce gördüğüm gibi yukarı doğru taramıştı. Telefonunu cebine sıkıştırıp beni dikkatle süzdü. Gözlerini hızla gözlerime çıkarıp gülümsedi. Anahtarı kapıdan çıkarıp arkamı döndüm.

"İnsanları korkutmaya gerek yok diye düşündüm" üzerimi gösterip dedim. Az önceki tipimi gören herkes Matthias kadar güçlü duramazdı. Matthias gülüp evinin önündeki üç basamağı hızla indi.

"Gidelim mi?" cümlemin üstünde durmayıp sordu. Ne kadar da düşünceli bir beyefendi, utanırım diye az önceki çingene halim hakkında yorum yapmamıştı. Utansaydım o halde sokağa çıkamayacağımı bilmesine gerek yok diye düşünüyorum.

Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin