47.bölüm

32.4K 1.6K 1.1K
                                    

Oy ve satır arası yorumlarınızı ekliyorum bebeklerim)) Şimdiye kadarki en uzun bölüm bu olduğu için rekor yorum istesem?

Yaparsınız değil mi?

Keyifli okumalar🧡

"Abim damat oluyor, sıra da bana geliyor. Abim damat oluyor, sıra da bana geliyor ahey ahey lilililili" deyip bir yandan elimdeki çorabımın tekini sallarken kolunu omzuma atan Serdar da gelişi güzel attığım adımlarımı taklit etmeye çalışıyordu.

"Nehir, ojelerin gözümü alıyor, ritmi tutturamıyorum" diye yakınan Serdar ile çorabını çıkardığım ayağıma baktım. Siyah ojelerim bana göz kırparken keyiflenip ayağımı daha çok sallamaya başlamıştım.

"Bana ne?" deyip çorabımı sallamaya devam ederken Serdar bu sefer diğer tarafındaki kardeşi Sercan'a "lan kıpırdasana" deyip ittirmişti.

Uykusu daha tam açılmamış Sercan "tamam" deyip yerinde sallanmaya başladı. Onları umursamadan zıplayarak "abim damat oluyor, sıra da bana geliyor" diye şarkıya devam ettim. Serdar da bana katıldığı için sesimiz daha gür çıkarken başımdan yediğim darbe ile sesim kesilmişti.

Başımı arkaya attığımda arkamda dikilen kaşları çatılmış abimi gördüm. "Sıra bana geliyor ne?" diye sordu sinirle "daha sana çok var."

Oldu canım başka? Sana mı soracağım ben?

"Üff şarkı öyle ben ne yapayım?" dedim bıkkınlıkla.

"Abim damat oluyor, sıra burada bitiyor, bana da hiç gelmiyor de" diyen abimle gözlerimi devirip "senin işin gücün yok mu? Ne diye benimle uğraşıyorsun? Git şu sakalını kestir, gören de seni damat değil, damadın babası sanır" dedim.

"Akın gelsin birlikte gideceğiz" dediğinde başımı salladım.

Nihayet o harika gün gelip çatmıştı. Abim sonunda evleniyordu. Sabah erkenden kalkıp bizim evde çok fazla insan olduğunu bildiğim için Kumru'larda kahvaltımı yapmıştım. Karnımı iyice doyurduktan sonra eve döndüğümde ortada koşuşturan veletleri ve salondaki koltukta tüneyen Serdar ve Sercan ikilisini görmüştüm.

Abileri Serhat ve diğer akrabaların sesleri arka bahçeden gelirken zahmet edip oraya bakmamıştım bile. Çünkü bakarsam kesin bana bir iş buyuracaktılar. Rahatımı bozmama hiç gerek yoktu.

İki kardeşin rahat oturması gözüme batarken ilk yarı uykulu Sercan'ı yakasından tuttuğum gibi ayağa kaldırmıştım. Benden 3 yıl küçük olsa da her ergenliği geçen erkek gibi o da benden uzundu. Fakat çok şükür ki, daha zayıftı. Ama abisi Serdar buradan bakınca bile 'ben eşek ölüsü kadarım' diye bağırdığı için onu kaldırmaya çalışmak gibi bir aptallık yapmamıştım.

Ayağımdaki çorabın tekini çıkarıp "hadi halaya" dediğimde Serdar sanki bu anı bekliyormuş gibi yerinden atılmıştı. İşte bununla da biz Çimenler olarak sabahın 8'inde salonun ortasında halay çekmeye başlamıştık.

Abim bize tersçe bakarak salondan ayrıldığında Serdar ile aynı anda omuz silkip tekrar şarkıya devam ettik. "Abim damat oluyor, hemen sonra sıra bana geliyor" dediğimde Serdar güldü.

"Kız ne yapıyorsunuz siz?" diye söylenerek salona giren anneme bakıp çorabımı salladığımda yüzünü buruşturup elimi itti. Gözü Serdar'ın kolunun altında uykuya dalmak üzere olan Sercan'a kaydığında "yazık değil mi çocuğa? İzin verin azıcık uyusun" dedi.

Başımı iki yana sallayıp "olmaz!" dedim "bugün düğün var. Uyanık olması gerek."

"Merak etme yenge bu uyanır şimdi" diyen Serdar konuşmasının hemen ardından Sercan'ın kafasına bir tane tokat patlatmıştı. Sercan irkilerek uyandığında onun bu şaşkın hali karşısında kahkaha attım.

Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin