Bu gün yine ufak bir sürpriz yaptım ve erken bölüm attım. Bölümü okumadan önce mendillerinizi hazırlayın, biraz üzüleceğiz :(
Oy ve satır arası yorumlarınızı bekliyorum bebeklerim :))
Yazardan
Gecenin karanlığı bir yorgan gibi şehrin sokaklarını sarmışken sokak lambalarını teker teker arkalarında bırakarak neredeyse boş yolda sakin bir şekilde ilerliyordular. Genç adam bir eli ile direksiyonu tutarken diğerini zonklayan şakaklarına bastırdı. Uzun süredir başı bu kadar şiddetli ağrımamıştı. Gözünü yoldan ayırmadan hemen sağ tarafında oturup uyuklamaya başlayan sevgilisine seslendi "kızıl, torpidodan ağrı kesici versene."
Aysima yeni kapattığı kirpiklerini yavaşça aralayıp yorgun bir şekilde Yiğit'e baktı. Yayıldığı koltukta doğrulup esnedi. "Ne yapacaksın ağrı kesiciyi? Şimdi gideriz otelde uyursun, geçer ağrın. Boşuna ilaç kullanma" dedi.
Yiğit Ali başına tekrar giren ağrı ile yüzünü buruşturdu "yavrum, bu otele kadar dinecek gibi değil" dedi "düğünü benim kafamın içinde yapmışlar ve Caner'in küçük şeytan kuzenleri de beynimin üstünde tepiniyor gibi ağrıyor."
Aysima tekrar karşı çıkmak istese de sevgilisinin acıyla kasılan yüzünü görüp yumuşadı ve başını salladı. Elini açmak için torpidoya uzatmıştı ki, sol tarafından yükselen "n'oluyor lan?" sorusu ile duraksadı.
Daha ne olduğunu algılayamadan Yiğit'in ani freni ile öne doğru savrulmuştu. Yiğit Ali frene bastıktan hemen sonra kolunu zarar görmemesi için Aysima'nın önüne siper etmişti. Bununla da genç kız tekrar kendini koltuğa yapışmış şekilde buldu.
Korku dolu gözlerini çevirip camdan dışarı baktı. Gördüğü şey ise tam dudak uçuklatacak cinsten korkunç bir manzaraydı. Şaşkınlığının el verdiği kadarıyla olayı anlamaya çalıştı.
Karşısında iki araba kaza yapmıştı. Fakat bu kaza düşünüldüğü kadar basit değildi. En azında Aysima'nın karşısındaki manzaranın basitlikle en ufak bir alakası bile yoktu.
Beyaz bir araba siyah spor arabaya sağ taraftan çarpıp onu olması gereken yoldan metrelerce öteye savurmuştu.
Yiğit Ali aceleyle kemerini çözerken Aysima'nın da ondan farkı yoktu. Topuklularını rahat yürüyebilsin diye çıkarıp arabanın içine attı ve uzun eteğini avuçları arasına hapsedip çıplak ayaklarıyla sevdiği adamın peşinden koştu.
Kaputundan dumanlar çıkan beyaz arabaya yaklaştıkça Yiğit omzunun üzerinde kızıl saçlı kıza bakıp "sen bekle, güzelim" dedi. Herhangi bir patlamaya karşı onu korumak istiyordu. Aysima önce başını sallasa da Yiğit'in arkasını dönmesiyle o da hareketlenmişti.
Telaşlı gözleri arabaların içini görmeye çalışsa da tamamen karanlık olduğu işin bu işlemi başarısızlıkla sonuçlanıyordu. Arabalara yeni varmıştılar ki beyaz olanın şoför tarafındaki kapı açıldı ve genç bir erkek kendini dışarı attı.
İkili önce ona yaklaştı. Yiğit adama oturması için yardım edip sırtını arabanın lastiğine yaslarken burnundan akan kan beyaz tişörtünü kırmızıya boyamış adam öksürüyordu. "İyi misiniz?" diye sordu Aysima. Telefonunu çıkarıp ambulans çağırırken bir yandan da adamın başka bir hasarı olup olmadığını inceliyordu.
Yiğit Ali içindeki rahatsız edici dürtü ile bakışlarını adamdan ayırıp siyah arabaya çevirdi. Muhtemelen aracın içindekilerin durumu bu adamdan daha kötüydü. Bir çırpıda ayağa kalkıp siyah arabaya yaslandı.
Beyaz araba kapıya çarptığı için yolu kesilmişti. Yapabildiği kadarıyla arabanın kaputunun üzerinden uzanıp içi karanlık araca baktı. Tam o zaman gördüğü tanıdık sima onu saniyeler içinde dumura uğratmaya yetmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDI
UmorismoBen Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herkesten sakındığı kişiyim. Ben parlak mavilerinden ışık asla eksik olmayan, her lafa bir cevap bulan...