Multi: Kumru ve Akın
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum. Ama bir çok cancağazım yorum yapmıyor. Yorum sınırı koymak istemiyorum, koymayacağım da. Ama siz de en azından bölümün sonuna bölüm ile ilgili düşüncelerinizi bir cümle ile olsa bile ifade ederseniz çok sevinirim. Emeğimin karşılığı olarak düşünün. Keyifli okumalar))
Matt içeri doğru bir adım attığında elindeki çiçek ve paketlenmiş tatlıları bana vermişti. "Benim için mi?" gözlerimden kalpler çıkararak tatlılara göz dikmişken eğilip ayakkabısını çıkaran Matthias başını kaldırıp bana baktı ve "hayır" dedi "Narin abla ve Bahadır amca için."
Gözlerimi kısıp ayağına tekme attım "yazıklar olsun sana" dedim yalancı bir sinir ile "pabucumu ne çabuk dama attın." Vurduğum yeri sıvazlarken bir yandan da gülüyordu. Nihayet ayakkabılarını çıkarıp doğruldu. Kolunu belime dolayıp beni hızla kendine çektiğinde gözlerim fal taşı gibi açıldı.
Bu çocuktaki rahatlık beni bir gün öldürecekti.
Yüzünü yüzüme yaklaştırıp "sana da kendimi getirdim, yetmez mi?" diye fısıldadı. Kendini baklava ile bir mi tutuyordu bu çocuk? Baklava bu boru değil.
Tam Matthias'a 'yetmez' diye cevap verecektim ki, babamın içeriden adımı seslenmesi ile onu tüm gücümle itip kendimden uzaklaştırdım. Bu sefer şaşkınlıkla bakan taraf o olmuştu. Elimdekileri göğsüne bastırıp gerek olmamasına rağmen üzerimi düzelttim.
Matthias'ı arkamda bırakıp aceleci adımlar ile salona girdim. Babam hala aynı şekilde oturmaya devam ederken gözleri yine televizyondaydı. Annem de hemen yanında oturup fıldır fıldır dönen gözlerini bana dikmişti. "Efendim baba?" dedim gergince.
Babam sanki sıradan akşamlardan biriymiş gibi rahatlıkla "bana bir bardak su getir, kızım" dedi. Bu muydu yani? Kalbime inecekti az daha ve bu adam benden sadece su mu istiyordu?
"Getiriyorum baba" dedim.
Bu sırada annem birden oturduğu yerden hızla kalktı. Onun bu ani kalkışının nedenini "hoşgeldin, oğlum" dediğinde anlamıştım. Başımı arkaya çevirdiğimde birkaç adım gerimde duran sarı gavurumu gördüm.
"Hoşbuldum, Narin abla" dedi yutkunarak.
Gözlerimi babama çevirdiğimde kıpırdamadığını görmemle kaşlarımı çattım. Anneme babamı gösterip kaş göz işaret yaptığımda babama bakmıştı. Uzanıp babamın koluna çimcik attı. Babam "hanımnne yapıyorsun?" diye acıyla sordu.
Annem konuşmadı fakat yüzünü görmememe rağmen babama tersçe baktığını tahmin ediyordum. Bunun üzerine babam gözlerini bize çevirdi. Matthias'a kısa bir bakış attı. Gözleri bana çevrilirken "getirdin mi kızım?" diye sordu.
"Neyi?"
"Suyu?"
"Haa" dedim şaşkınlığımı üzerimden atarken "hemen getiriyorum." Arkamı dönüp hızla birkaç adım atmıştım ki sert bir şeye değen başımla geriye sendeledim. N'oluyor be?
"İyi misin?" Matthias'ın sesini hemen yanımda duyduğumda gözlerimi kırpıştırarak ona baktım. Normalde dibime biten çocuk şimdi babam yüzünden aramızda mesafe bırakmıştı. Ben de sanırım onun koluna kafa atmıştım.
"İyiyim" diye başımı gelişi güzel sallayıp arkama bile bakmadan hızla mutfağa girdim.
Dolaptan bardak alıp suyla doldurdum. Tek seferde kafama dikip yıllardır su içmiyormuş gibi büyük bir açlıkla kısa sürede tüm suyu bitirdim. Dudaklarımı elimin tersiyle silip derin bir nefes aldım. Tamam sakinim. Sorun yok. Her şey yolunda.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mahallemizin Gavuru/ TAMAMLANDI
HumorBen Eskişehir'in Odunpazarı ilçesindeki Leylak mahallesinin asi kızı, ailesinin ikinci göz ağrısı, babasının prensesi, anasının kuzusu, abisinin herkesten sakındığı kişiyim. Ben parlak mavilerinden ışık asla eksik olmayan, her lafa bir cevap bulan...