on dört

648 18 4
                                    

Luke;

Bana yaptıklarından gerçekten nefret ediyorum. Durup dururken onun iyiliğini düşünürken onun benimle kavga etmesi ve hayatının içine sıçtığımı düşünmesi kalbimi çok kırıyor.

Aşağı indim ve bahçeye çıktım. Yanıma aldığım büyük valizden sigara çıkardım. Gidecektim. Nereye bilmiyorum ve umrumda da değildi. Liz'in arabasını alsam mı diye düşündüm ama araba sürmeyi tam bilmediğim için vazgeçtim.

Sigarayı dudaklarıma götürüp içime çektim. Ve dumanın burnumdan yakarak çıkmasına izin verdim.
Sigaramı bitirip, izmariti fırlattım. Valizi kaptım ve yola çıktım. Hava dondurucu şekilde soğuktu.

Evden baya bir uzağa yol kat ettim. Yolda giderken iki tarafımında ormanla çevrili olduğunu farkettim. Burası çok korkutucuydu ve ne insan ne de araba vardı. Burnum donmuştu ve ellerimi ayaklarımı neredeyse hissetmiyordum. Saate baktım, sabahın 4 ü olmuştu. Hala çok karanlık ve ıssızdı.
Bir yerlerde uyumazsam öleceğim diye düşündüm çünkü gözlerim kapanıyordu ama burası çok korkunçtu. Her an ne çıkacağı belli değildi.
Korkumu bir taraf atıp çalılıkların arasından hemen yolun kenarına uzandım. 30 dk da olsa uyumak istiyordum.
Kafamı valize koyup, vücuduma da evden aldığım bir battaniye örttüm. Kafamı koyar koymaz uykuya daldım.

Ani bir sarsıntıyla uyandım. Gözlerimi açar açmaz bir araba farıyla kör oldum. Ayağa kalktım ve arabaya doğru ilerdedim ve korna çalıyordu. Ama içeride kim olduğunu göremedim.
Daha sonra korktum ve koşmaya başladım. Araba arkam gelmeye devam ediyordu.
Elimdeki valizle koşmaya devam ediyordum ama çok zordu. Hem ayaklarım donmuş ve uyuşmuştu hem de valiz çok ağırdı. Ve en sonunda takılıp yüzüstü yere düştüm.
Araba durdu ve kapı kapanma sesi geldi. İçimden

"Şimdi şıçtım" diye geçirdim. Kim bilir ne olacaktı.

İçeriden çıkan kişi yavaş yavaş yanıma geldi.
Valizi alıp arabaya doğru gitti. Harika şimdi eşyalarımı da kaybetmiştim. Adama karşı koymayı bıraktım geri ayağa kalkamıyordum.
Daha sonra tekrar yanıma gelip, elimden tuttu ve beni kaldırdı. Gözlerimi açamaz halde yalvarmaya başladım,

"Lütfen bana bir şey yapmayın efendim, paramı da alabil-, MICHAEL?!"

"Gel hadi seni ısıtalım" diyerek sırıttı.
Ve kolumu omzuna atarak beni arabaya götürdü.

Canım çok yanıyordu ama aynı zamanda kalbim de..

Arabaya binip kapıyı kapattı. Bana döndü

"Neler çeviriyosun sen Lucas?"

"B-ben hiçbir şe- bekle asıl sen beni nasıl buldun.
Daha önemlisi neden buldun?"

"Dinle, sana öyle demek istemedim Luke. Sadece bir anlığına ağzımdan öyle çıktı."

"Tabii ki, eminim öyledir. Sen kendi götünü kurtarmak için anneni bile öldürürsün."

Michael duraksadı ve direksiyona bakan gözleri bana döndü, gözleri dolmuştu. Çünkü ben ölen annesi hakkında saçma sapan konuşuyordum."

"Michael, öyle demek istemedim"

"Yeterli Luke, ne demek istediğini anladım. Ben bu soğukta seni düşündüğüm için kalkıp her yerde seni aradım. Bakmadığım hiçbir sokak, cadde kalmadı. Ve aramızın zaten bok gibi olduğu "babam'ın" arabasını çaldım. Kim bilir bu sefer beni nasıl öldürecek? Ama hepsi senin içindi Luke, hepsini seni düşündüğüm için yaptım. Ama sen kalkmış zaten suçlu olduğumu düşündüğüm için her saniye içim içimi yiyen bu durumda beni daha da yeriyorsun. Teşekkür ederim gerçekten her şey için teşekkür ederim. Ve sana aşık olduğum için de özür dilerim."

Ağzım açık, gözlerim dolu bir şekilde bakakalmıştım. Kendimden nefret ediyordum şuan. Ayağımın ağrısını da hissetmiyordum. Ve kendime gelip, son cümleye olan şaşkınlığımın farkında vardım. Michael bana daha önce hiç seni seviyorum bile dememişti.

"Michael, sana aşığım ve olabilecek her zor durumda sana yardım etmek için buradayım. Beni istemezsen de anlarım ama ben seni her zaman destekleyeceğim ve yanında olacağım, söz veriyorum."

Michael kafasını bana döndürmeden anahtarı çevirdi ve gaza bastı.
Bense arabanın klimasında ellerimin ve ayaklarımın buzlarının çözüldüğünü hissediyordum. İçim ısınmıştı. Tabi ki Michael'ın sayesinde..

More // MukeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin