YORUM YORUM YORUM İSTİYORUM. NEDENİNİ BÖLÜM SONUNDA BELİRTTİM!
Yağız'larda toplanmış sessiz sinema oynuyorduk. Aslında Tabu oynamayı düşünüyorduk ama pek hatırlamak istediğim anılar yoktu. Bundan birkaç hafta önce tabu oynarken Mert ile takım olmuştuk. Meriç'in delici bakışlarını umursamamak ilk başta kolaydı ama sıra bana gelince kelimeyi Mert'e anlatana kadar sanki kırk takla atmıyormuş gibi bir de izlenme dürtüsü iyice dikkatimi dağıttı. Ya yasaklı kelimeler ağzımdan çıkıyordu ya da ben anlatana kadar süre bitiyordu. Bir ara düşünmedim değil madem bu kadar sinirli benimle takım olsaymış diye. Ama oyunun sonun da amacını anlayınca şaşırmış ve gözlerimi kısarak ona bakmıştım. Meğersem, bilerek böyle bakıyormuş. Amacı , böyle bakarak dikkatimi dağıtmak ve oyunu kazanmaktı. Öyle de oldu. Meriç gerçekten iyi rol yapan bir ördekçikti. Bazen içimden bu kelimeyi geçirdiğimde bile tedirgin oluyordum. Acaba duymuş mudur diye? Hissedebilir de...
Her neyse! Bu nedenle Tabu'ya bir süre ara vermiştik. Mert'te pek iç açıcı değildi gerçi. Doğaçlama kelimesini anlatırken tencere dediğine yemin edebilirdim. Neden böyle alakasız bir kelimeyle anlatmaya çalıştığını sorduğumda ''Yasaklı kelimelerde yokmuş,'' demişti. O andan sonra Mert'le takım olmayacağımı söylemiştim. Siz onu unutun! Lafımı yedirmişlerdi bana. Şu an Mert'e perde kelimesini sessiz sinema ile anlatmaya çalışıyordum. Kimse bilmiyordu ki karın ağrısı çektiğimi. Hayali bir biçimde perde takıyormuş gibi yapıyordum ama bu çocuk aklını nutella ekmekle yiyordu sanırım. Mert peynir ekmek yerine nutellalı ekmeği tercih ederdi. Ne düşünüyorum ben ?
En sonunda dayanamayıp Mert'in kafasına vurdum. ''Ya kanka neden vurdun ki şimdi? Biliyordum,'' dedi. Gözlerimi devirdim ve ''Ya ya biliyordun. Ulan gerizekalı kanser oldum anlatana kadar. Al tarafı-'' demeye kalmadan Meriç işaret parmağını ağzıma uzattı ve beni susturdu. Sorarcasına ona bakarken ''Şşşt! Hilebazlık yapma!'' dedi.
Az kalsın kelimeyi ağzımdan kaçırıyordum. Koltuktan biraz uzaklaştım ve Meriç'in elini ittim. Ben sessizce yapmaya çalışırken Mert'ten çok yakın yaratıcı cevaplar aldım. 'Gramafon, deniz anası, uçmaya çalışan boz ayı'. Ciddi miydi bu?
Ceyda ''Son bir dakika kaldı,'' deyince Mert'e kaş göz yaptım. ''Bil artık şunu,'' dedim. Kimseye çaktırmamaya çalışarak odanın sonundaki perdeleri gösterdim. Mert bana anlamazca bakıyordu. ''Kanka niye kaşın gözün ayrı oynuyor,'' dedi. Mert, yokuş aşağı uçasın! Kuşlara yem olasın! Birkaç kez daha perdeyi gösterdim kaşımla. Mert en sonunda ''Off! Bu ne zor kelime ya ! Hile var ya ! Bize zor kelime geldi. Hoparlör mü? Yok, ne alaka? Perde olamaz-'' diyee devam edecekti ki başımla onayladım. ''Heh,o!'' dedim.
Mert perde diye çığırırken ''Biliyordum canım. Sadece biraz burnunu sürtüyüm dedim,''dedi. Koşarak ona sarıldım ve fırsattan istifade bir tane kafasına geçirdim. Mert başını tutarak ovuştururken Meriç, Mert'i itti. ''Mert, yemin ederim döverim seni. Meriç'e ne sarılıyorsun lan!'' diye böğürdü adeta. Ne kadar da nazik bir beyefendi! Mert gülerek uzaklaştı ve ''Kıskandı canım,'' dedi . Sonra kendini koltuğa,Gece'nin yanına, attı. Yağız, Mert'e gülerken ''Meriç böyle değildi eskiden. Kızı, aldığı nefesten kıskanacak,'' dedi. Meriç'e tip tip baktım ve ''Sorma be kuziş! Utanmasa beni cam fanusa koyacak,'' dedi.
Meriç her zamanki gibi sırıttı ve ''Güzel fikirmiş pantercik!'' dedi .Bir anlığına sinirim bozuldu ve çenem gevşedi. ''Neden kimse bana sarılamıyor ya?O benim arkadaşım be,'' dedim. Meriç yaratıcı küfürlerken sergilerken biraz abartmış olacak ki Yağız, Ceyda'nın; Mehmet'te, Anka'nın kulaklarını kapattı. Gizem kahkalarla gülerken ben gözlerimi belertmiş Meriç'e bakıyordum. Bittiğinde Yağız Ve Mehmet, Ceyda ve Anka'nın kulaklarını açtı. Anka, Mehmet ile göz göze gelince kızardı. Sırıttım ama tepki vermedim. Meriç yanıma geldi ve "Durun! Pantercik hile yaptı," diyerek sırıttı. Dudaklarımı büzdüm. İşaret parmağını dudaklarıma vurdu. "Neymiş bakalım o?" Diye sordum yalancı bir gülüşle. Meriç sırıttı ve Mert'e baktı. "Kaş göz işaretlerini anlamamak için mal olmak gerekir,"dedi. Mert kaşlarını çattı. "Meriç aşkım, aşk olsun. Bana salak iması mı yapıyorsun?"dedi. Meriç dilini sol yanağında gezdirdi. "Yok direkt söylüyorum. Mal," dedi ve Mert'e doğru bir atak yaparken tekrar konuştu. "Hem ben sana kaç kere dedim bana aşkım falan deme." Mert çığlık atarak Mete'nin kucağına atladı. "Kurtar beni kıvırcığım. Aşkını öldürüyorlar," dedi. Mete omuz silkti ve Mert'i kucağından attı. Mert yere düşünce elini kalçasına götürdü ve ovuşturdu. "Ya of ya!" Diye bağırdı ve kendini Gece'nin yanına attı. "Gece aşkım, kurtar beni!" Dedi. Gece kollarını birleştirdi ve yüzünü diğer tarafa çevirdi. "Konuşmuyorum ben senle," dedi. Mert dudaklarını bükerek Gece'ye sırnaşmaya başladı. "Neden ki?" Dedi. Gece, Mert'i itti ve "Git kıvırcığın kurtarsın seni,"dedi. Mert sırıttı ve "Sen kıskandın mı beni?" Dedi. Gece kaşlarını çattı ve yalancı bir rolle "Yoo,"dedi. Mert burnunu Gece'nin saçlarına gömdü. "Hadi, hadi. Kıskandın itiraf et!" Dedi. Gece, her ne kadar rahatsız görünse de Mert'in ilgisi hoşuna gitmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht (Özel Bölümler)
FanfictionFiliz Puluç'un Veliaht kitabının fan-fiction devam kitabıdır. Kendi çapımda üçüncü ve son kitap diyebiliriz. Tamamen eğlence ve avuntu amacıyla... Veliaht özel bölümler sizlerle...