Sabah uyandığımda yanımda kimse yoktu. İnsan bari bir not bırakır. Gerçi Meriç'ten bahsediyoruz. Şu an onu doğrama planlarından başka bir şey yoktu aklıma. Bu zamana kadar elbiselerime ve eteklerime laf etmişti ama hiçbirinde dediğini yapmamıştı. Bir kere giymeme izin veriyor -tabi yanında- sonra sonsuza kadar gardroba hapsediyordum. Bazen tartıştığımızda sırf onu sinir etmek için kısa etek giydiğim de oluyordu. Nadir olsa da vakit geçirmeyi bırakın arabadan çıkarmadığı oluyor.
Çıksak da elleriyle bacaklarımı örtüyor ve çatık kaşları ile etrafımdaki erkeklere bakıyordu. Gözü bir santim bile aşağı inen olunca kükrüyor adeta. Kimse bulaşmıyor tabiki.
Birgün ondan daha kalıplı birinin Meriç'i hastanelik etmesinden şüpheleniyordun. Ama dediğim gibi sık sık tartışmadığımız için de bu da nadir oluyordu.
Dün o kadar çok sinirlenmiştim ve ağlamıştım. Çünkü yapmasını gerçekten beklemiyordum. Son zamanlarda daha çok sinir ettiğim için olabilir. Ama geçerli bir açıklaması olamaz.
Beni hemen yatıştırması ve susturması ayrı bir gurur kırıcıydı. Ceyda olmasa yemin ederim kulağını koparabilirdim.
O kadar çok uykum vardı ki daha fazla direnememiştim. Ama intikam planları rüyalarıma konuk olduğu için karşılığı ne ile vereceğimi çok düşünmeme gerek kalmamıştı.
Birinde Meriç'in formasına çamaşır suyu döktüğüm mü dersin, Meriç'i kelepçeleyip Mert'le tek başına bırakmak mı dersin hepsi bilinç işi ürünlerimdi. Daha çok olsa da uyanınca bunları çok düşünmüştüm.
Ama ikisinden de vaz geçmiştim. İlkini yaparsam şimdiden mezar kazmam gerektiğini biliyordum. Okul zamanları da buna cüret etmiştim ama Meriç'in ne kadar tehlikeli olduğunu fark etmiştim. Herhalde bunu yapmış olsam böbreklerimden biri , karaciğerim, sağ akciğerimi kaybederdim. Hayır, hayır vurmak değil-asla bunu yapmaz, kılını bile kıpırtmadan daha beterini yapabilirdi-
Ya camdan sallandırıp organlarım çıkardı ya da Meriç'ten kaçmak için o kadar çok koşardım ki vücudum terden pelte gibi olurdu ve organlarım düşerdi. Ben de bacaklarımı tutup "Bari siz beni bıakmayın!" Deyip yakınırım. Böylelikle ilk seçeneği kafamdan eledim.
İkinci seçeneği kafamda tartınca gülme komasına giriyordum. Böyle bir şey yapmak da tehlikeliydi çünkü Meriç beni yakaladığı gibi Testere'ye bir on beş seri daha çekerdi. Hem bu zamana kadar ki giydiğim tüm etekli anlar için hem de intikam için bacaklarımı doğrardı.
Böyle bir şey yapsam, herhalde Mert onu delirtirdi. Mert böyle bir şansın bir daha ayağına gelmeyeceğine kanaat getirip Meriç delirine kadar şarkı söyler, dans eder. Meriç , Mert'in dansını görmemesi için gözlerini bile kapatsa kurtulamaz. Çünkü büyük ihtimal canım kankim Mert, Meriç'in kulağının dibinde şarkı söylerdi. Meriç'i delirtmek için aralara 'Meriç aşkım!' Cümlesini de ekler. Mert'ten her şeyi beklerdim. Kimin kankası?
Uyandığım anda Meriç var mı yok mu diye kontrol ettikten sonra sinsice sırıtmıştım.
Ben de Melis'sem bunu sana ödetmeyen ne olsun!
Kesilen kıyafetlerim için oturup ağlamak istesem de, Meriç'in burnundan getireceğim düşüncesi hemen moda sokuyordu beni. Posterlerim de gitmişti ama onları yine bulurdum. Annemin evinde aynılarından vardı. Aynısından iki tane aldığım için...Neşeli bir şekilde kahvaltı hazırlarken ne yapabilirim diye düşünüyordum. Aklıma gelen düşünceler ile kahkayı basıyordum. Ceyda poposunu kaşıyarak içeri girerken "Deliriyor musun?"diye sordu.
Omuz silktim. "Hayırdır! Meriç'e mi kahvaltı hazırlıyorsun? " dedi. Başımı hayır anlamında salladım. "Yok Meriç gelmiyor. İçimden geldi,"dedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Veliaht (Özel Bölümler)
FanfictionFiliz Puluç'un Veliaht kitabının fan-fiction devam kitabıdır. Kendi çapımda üçüncü ve son kitap diyebiliriz. Tamamen eğlence ve avuntu amacıyla... Veliaht özel bölümler sizlerle...