Veliaht (Özel Bölümler)

Pantercik Ördekçiği Affediyor

Odamda oturmuş Milka'mı sömürüyordum. Kapı sesini duyunca bakışlarım oraya kaydı. Kapım çalındı ve içeri Ceyda girdi. ''Konuşalım mı?'' dedi. Başımı iki yana salladım. ''Bence delice dans edelim,'' dedim. Kaşları havaya kalktı ve başıyla onayladı. ''Eğer istiyorsan ya-'' demesine kalmadan sözünü kestim ve ''Tabii ki dans edeceksin. Sonuçta ben yani. Melis Rüya Beyoğlu. Sen de üvey kardeşim olarak bana eşlik edeceksin,'' dedim ve sırıttım. Telefonumdan Justin Bieber - Baby'i açtım ve hunharca dans etmeye başladım.

Ceyda ilk önce afalladı. Neyse ki ayak uydurması uzun sürmemişti. Deli gibi dans ediyorduk. Yatağa çıktım ve zıplamaya başladım. Abartmış olacağım ki başım tavana çarpınca dizlerimin bağı çözüldü ve yatağa oturdum. Gözlerim dolmuştu. Saçmalamayın, tabii ki başım için ağlamıyordum. O kadar sulu göz değildim. Onun için ağlayacak kadar çıtkırıldım değildim. Ama Meriç'le tanıştığımdan beri daha çok ağlar olmuştum. Aşk nasıl bir şeydi? Hem dünyanın en güzel duygusu hem de en acılı... Sana hem iyi gelirdi hem de kötü. Yanındayken dünyalar senin olur, seninle olmayınca da dünyalar başına yıkılır. Meriç'e aşıktım, evet. O da bana aşıktı. Ama zarar vererek seviyordu. Kıskançtı. Hem de çok fazla...

Ceyda gözlerini büyüterek yanıma geldi. ''Oha lan çok mu acıdı?'' dedi ve yanıma oturdu. Telaşlı bakışlarına göz devirdim. ''Sence onun için mi ağlıyorum? Kalasın kıymıkları batıyor kalbime,'' dedim. Gözyaşlarım çeneme doğru yol izlerken Ceyda başını belli belirsiz salladı. ''İkiniz de seviyorsunuz birbirinizi. Nedir bu birbirinize acı çektirme seansları?'' Deyince ona döndüm. ''Evet seviyorum. Biliyorum o da beni seviyor. Hem de bana zarar verecek kadar... Ruhen. Beni yıkıyor ama tekrar birleşmeme de yardım ediyor. Bu nasıl tezatlıktır? Hem yanımda olsun istiyorum hem de sinirlenince görmek dahi istemiyorum,'' dedim.

''Ama ona kıyamıyorsun değil mi?''

''Doğru. Artık inkâr da etmiyorum. Aşk öyle bir şey ki gurur falan hepsi yalan. Bir an diyorsun ki affet. Ama ben artık ruhumun tuz buz olmasından bıktım. Defalarca tamir etmekten yoruldum. Hem de tamir ederken yanımda Meriç'in de olmasından... Bir darbe daha alırsam yıkılmaktan korkuyorum. Ne kadar güçlü bir profil çizmeye çalışsam da korkak bir kız çocuğundan farkım yok. Ona karşı koyamıyorum. Bu kadar kıskanç olmalı mı? Tamam hoşuma falan gidiyor ama-''

''Onu affetmek istiyorsun ama zamana ihtiyacın var.''

''Evet. Affetmeyeceğim falan desem de bal gibi de affedeceğim, biliyorum. Ama onu öyle bir süründürmek istiyorum ki bir daha bu kadar ileri gitmeye yeltenemesin. Sonuçta Barış ikidir benim yüzümden dayak yiyor.''

Dediğime ikimiz de kıkırdadık. Şarkı bittikten sonra Duman çalmaya başlayınca daha çok ağlayasım geldi. Onu çok özlüyordum. Burnumda kokusu, gözlerimde gözleri, kollarımda bedeni eksikti. Sanki o yokken ben de eksiktim. Ceyda başıma vurdu ve cırladı. Huylar bulaşıcıdır demiş miydim? Sonuçta cırlama ustası buradaydı. ''Ay ne sulu göz çıktın! İçim şişti Melis,'' dedi. Başına bir tane geçirdim. ''Ne vuruyorsun ya? Nöronlarımın hepsi öldü Ceyda.''

''Offf zaten toplasan üç beş milyoncuk!'' Dediğine göz devirdim ve ''Annem ikimizi de yemeğe bekliyor,'' dedim. Başını salladı ve odadan çıkmak için ayaklandı. ''Yemin ederim aşk acısı çeken sensin ama ben bunaldım. Kızım bak kendine çekidüzen ver. Bu kadar sulu göz değildin ya sen. Sen Melis'sin. Onun burnundan fitil fitil getirmek için şimdiye ayaklanmıştın.'' dedi.

''Tamam ya. Ceyda plan kuralım ama canı acıyacak bir şey olmasın,'' dedim. Böyleydi işte. O duygusal olarak çökeceğimi göz ardı edip beni üzse de, ben onun bir tek saç teline zarar gelmesine kıyamıyordum. Erkekler hep böyle öküz olmak zorunda mıydı? ''Kapının önünde dikilmeyi bırakacak mısın? Çıksana giyineyim,'' dedim. Geldi ve üzerime atladı. ''Üzülmek yok. Yoksa zulanı patlatıp tüm Milkalar'ını alırım,'' dedi.