Charles sabah uyandığında keyfi pek yerinde değildi. Dün akşamın anıları zihninde tekrar canlandığında iç çekti. Kardeşi Raven, bazen çok zorlayıcı davranıyordu. Açıkçası Charles onunla aynı okulda olmaktan nefret ediyordu. Zaten okul yeteri kadar tatmin edici geçmiyorken üstüne kardeşinden azar yiyordu. Evet, kendisinden küçük olan kız onu azarlıyordu.
"Charlie daha fazla yatakta durup okula geç kalmayı planlıyorsan sana kolay gelsin. Eğer böyle bir planın yoksa kalkmanı öneririm." Raven seslendiğinde Charles göz devirdi. Saat oldukça erkendi ve şuan uyuyor olabilirdi. Bu bildiğin dünün intikamını almaktı. Charles kendisine ne zaman karşı çıksa aynı şeyi yapıyordu.
"Charles ben çıkıyorum. Kahvaltı yapıp yapmaman umurumda değil!" Charles sabırla iç çekerek yatağından kalktı. Oturma odasına gitti.
"Kes bağırmayı Raven. Beni sinirlendiriyorsun." Tahmin ettiği gibi kardeşi daha giyinmemişti bile.
"Sonunda sinirlerin beni umursamaya karar verdi demek! Çünkü dün pek umursanmıyor gibiydim."
"Saçmalamayı kes."
"Saçmalayan ben miyim yani?"
"Benim açımdan öyle."
"Cinsel yönelimini tüm okula yayan
-ve pek hoş karşılanmamanı sağlayan- kişiyi bulmaya çalışmam ne zamandan beri saçmalık oldu?" Charles'ın yüz hatları yumuşadı. Kardeşi onun için çabalıyordu."Saçmalık olan bu değil Rave. Sadece bulman hiçbir şeyi değiştirmeyecek. Diğerlerinin bana bakış açısı hiçbir zaman iyi olmamıştı zaten. Biliyorsun, asla çok sevilen biri olmadım." Raven omuz silkti. Charles eskiden de, derslerinde başarılı olduğundan -hocaların favorisi olsa da- pek sevilen biri sayılmazdı. Sadece Logan ve Hank ile arkadaştı. Hank de zaten Ravendan hoşlanıyordu. Yani ona yakın olmak için Charles ile arkadaştı. Bir de Raven'ın arkadaşları vardı.
"Bu kadar umursamaz davranman beni sinir ediyor." Charles kardeşine gülümsedi.
"Sadece bir dönem kaldı. Sanırım katlanabilirim." Raven göz devirdi.
"Ama ben katlanabilir miyim bilmiyorum." Charles güldü ardından mutfağa gitti. İçten içe dünkü tartışmanın sonuçlanmasına seviniyordu. Raven bu hayatta en değer verdiği kişiydi. Annelerini kaybettiklerinde Raven henüz küçük bir çocuktu. Gerçi kendisi de pek büyük sayılmazdı. Babasıysa annesinden -o ölmeden önce- çoktan boşanmış, yeniden evlenmişti. Sonuçta iki kardeş koca evde yalnızdı. Neyse ki babaları maddi ihtiyaçlarını karşılıyabilecek kadar varlıklıydı.
"Hani kahvaltı yapmıştın!" Charles elbette kardeşinin blöf yaptığını biliyordu. Raven mutfağa giderken konuştu. "Ben öyle bir şey demedim!"
"Ama ima ettin." Raven sarı saçlarını kulağının arkasına sıkıştırdı.
"Sonuçta demedim. Hem, kahvaltı sırası senin." Charles gözlerini kıstı.
"Bana kahvaltıyı hazırlatmak için mi uyandırdın beni?" Raven iki kaşını indirip kaldırdı.
"Aslında pankek yaparsın diye düşünmüştüm." Charles kardeşine kötü kötü baktı.
"Yarın da sen yaparsan neden olmasın." Raven dudak büzdü.
"Charlie. Ben senin küçük kardeşinim. Bence pankek yemeyi hakediyorum."
"Küçük kardeşten ziyade küçük bir yılansın. Ama, bugün iyi yanımdan kalktım." Raven hızla abisine sarıldı ve yanağına bir öpücük kondurdu. Ardından sevinçle hazırlanmak üzere odasına gitti.