bir sonraki gün, kapının sesini duyan jeongin hızla koşup kapıyı açtı.
"merhaba jeongin! iyi misin?"
minho'yu görünce gülümsedi. "iyiyim iyiyim." çaktırmadan minho'nun arkasına, hyunjin'in kapısına bakıyordu. o sırada jisung hyunjin'in evine girmek için zili çalıyordu.
"içeri geçelim mi?" minho tekrar konuştuğunda onu onaylayıp içeri davet etti.
salona ilerlerken sordu. "sana dün hiç mesaj attı mı ya da hiç yanına geldi mi?"
kafasını iki yana salladı. "hayır. evinden çıktıktan sonra bir daha asla görmedim onu."
anladığını belli eden bir ses çıkarttı. "jisung bugün onunla konuşmayı deneyecek. sen de kendini pek üzme tamam mı? hyunjin seni gerçekten seviyor. seni kolay kolay bırakmaz."
"umarım.."
karşı evde ise oranın tersine tam anlamıyla savaş alanı vardı.
"hyunjin kendini böyle eve kapatamazsın! konuşalım mı iki dakika? biliyorum kötü şeyler yaşadığını ama bu böyle olmaz!"
eve anca girebilen jisung girdiği gibi siniri her yerinden okunan hyunjin'e söylendi.
"ne konuşacağız jisung? her şey ortada!"
onu sakince koltuğa oturtmaya çalıştı. "ya bi sakin ol, düşünmeden konuşma. saçma sapan şeyler kuruyorsun kafanda. dışarı çıkalım nefes alalım. joonseo'yu görmeye de gidebiliriz?"
dediklerini reddetti. "joonseo beni görmek istemiyor. kaç kere yanına gittim ama beni geri çevirdiler. temiz havaya da ihtiyacım yok."
"çok yanlış düşünüyorsun."
zil çaldığında hyunjin yerine jisung kapıya baktı. minho gelmişti. elinde de hyunjin'in sweatshirtü vardı.
eline aldığı sweatshirtü salona götürdüğünde hyunjin'in kaşları hemen çatıldı. "ona geri vermesine gerek olmadığını söylemiştim."
sweatshirtü siyah saçlı olanın kafasına attı. "demek ki o öyle uygun görmüş."
hyunjin kafasına gelen ve yüzünü kapatan kıyafeti tutup kucağına indirdi. ardından katlamak üzere iki yanından tutup kaldırdığı sırada burnuna götürüp kokladı.
"kokusu üzerine sinmiş." kendi kendine mırıldandı.
diğeri yanına gitti. "ver kirli sepetine koyayı-"
onu durdurdu. "hayır, kalsın. ben sonra koyarım. hem... kirli de değil."
garip tavrını takmadı. "peki."
masada duran telefonu farkedip ekranını açtı.
"telefonu sessize mi aldın? ondan mı bakmıyorsun mesajlara?"
cevap vermeden elindeki kıyafeti yatak odasına bırakmak üzere kalktı.
geri geldiğinde az önce yaptığı gibi uzun olan koltuğa oturup sessiz kalmayı tercih etti. jisung yanına giderek koltuğa geçmeden konuştu.
"onu iki yıldır tanıyorsun hyunjin. sana hiç kötü davrandı mı? neden böyle yapıyorsun? o sana böyle bir şey yapar mı? ne kadar üzüldü haberin var mı?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
little me | hyunin
Fanfiction[tamamlandı] "seni de baba olunca görürüz jeongin bey!" ☁️ hyunin, 150320 - 180520