kırk

5.9K 731 774
                                    

hyunjin elindeli bavulla havaalanından hızla ayrılırken etrafındaki insanların garip bakışlarını umursamamıştı.

o anda, uçak veya benzeri hiçbir şey umrunda değildi. sadece oğlunu koklamak ve ona sarılmak istiyordu.

arabanın önüne geldiğinde diğerlerini bekledi. onlar da hızla yanına koştular. hepsi koşmaktan yorulmuş bir şekilde nefes nefese kalmışlardı.

"biz de... gelelim mi?" dedi seungmin nefeslerinin arasında.

"siz gelmeyin. kavga falan çıkmasın. işiniz gücünüz vardır zaten."

arkadan onlara yetişmeye çalışan annesine baktı.

"anne, seni bırakayım mı giderken?"

annesi kendi arabasının olduğu tarafı gösterdi. "ben arabayla geldim oğlum, siz gidin, vakit kaybetmeyin."

annesinin sözünü dinleyip sürücü koltuğunun kapısını açtı.

gözleri jeongin'e döndü. "jeongin sen-"

"ben de geliyorum." diyerek kapıyı açtı ve yanındaki koltuğa geçti.

hyunjin aceleyle emniyet kemerini takıp arabayı çalıştırdı.

havaalanının olduğu bölgeden çıkana kadar hiçbir şekilde konuşmamışlardı. jeongin daha fazla dayanamayıp sabırsızlıkla sordu.

"yani şimdi... amerika'ya gitmiyor musun?"

büyük olan bileğini çevirerek kol saatine baktı. "uçak birazdan kalkar zaten. kaçırdım. yapacak bir şey yok."

jeongin bunu duyduğuna hiç olmadığı kadar sevinip sırıtmıştı.

siyah arabayla şehir merkezine yaklaşırken tekrar bir şey sormak istemişti ancak bundan vazgeçip sesini çıkartmadan ağaçları izlemeye devam etti. onu araba sürerken rahatsız etmek istememişti.

hyunjin aklındaki binbir senaryo ile kocaman bahçesi olan eve arabayı sağ salim götürebilmişti.

el frenini çekti. ardından emniyet kemerinden kurtulup arabadan indi.

jeongin de onunla eş zamanlı olarak arabadan indiğinde hyunjin daha fazla beklemek istemeden arabayı kilitleyip evin demir kapısına aceleci adımlarla yürüdü.

kenardaki zile bastı. bir saniye bile geçmeden bu hareketini yineledi. zile üst üste basarak ev halkının rahatlığını iyice bozmuştu.

joonseo'nun üvey babası demir kapıya yetişip açmıştı.

açar açmaz hyunjin üzerine yürüdü.

"oğlum nerede! joonseo nerede! söylesene ne oldu?"

adam geriye doğru basıp konuştu. "geldin mi? oğlun içeride ve hâlâ eve zarar veriyor! ona terbiye denen bir şey olduğunu öğretememişsin!"

karşısında duran adamı ittirip evin kapısına doğru ilerledi.

eve yaklaştıkça oğlunun bağırışlarını daha yakından duyuyordu.

little me | hyuninHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin