İnsan kendi sonunu kendisi getirebilirmiydi?
Nefes nefese kalmış bir şekilde diz kapağının üzerine oturmuş alnıma tutulmuş olan silahı umursamadan sadece onu düşünüyordum. Belki de buradan çıkamayacaktım. Çıkıp çıkmamam umrumda değildi zaten. Sadece...
Buraka bakıp şeytani bir şekilde sırıttım. "Sen kankanı hafife alıyorsun bebeğim. Selin ve Melis odadan kaçınca hemen çamaşırhaneye gidip temiz çarşaf aldıp kirli çarşaflarla değiştirdim. Kimse bizim yaptığımızı anlayamıyacak."
Burak oturduğu yerden ayağa kalkıp. "Madem kızları korkutup keyfimize keyif kattık günü böyle kapatmak olmaz."
Burakı haklı bulup " Evet ya birşeyeler yapalım. Hem hafta sonu okul derdi de yok."
Mert Burakla bana bakıp " Saat geç oldu bu saate ne yapacazki?"
Burak elini Mert'in omzuna atıp " Muhteşem, tatlı, kaslı arkadaşınızın bir fikri var Baramı gitsek ya içeriz biraz."
Hakan elindeki Coca cola'yı çöpe atıp. " Saçmalamayın oğlum bu saate nereye gidiyoruz "
Burak hayıflanıp " Ya iki saat durur döneriz geçen sefer gittiğimizde doğru düzgün story atamadım istegram'a çok içimde kaldı."
"Allah kimseyi Burak gibi sosyal medya bağımlısı yapmasın amin." Deyip Buraka sarıldım."
" Sosyal medya candır bikere Barış kanka gitsek mi nolurrrr."
Barış balkonda içmiş olduğu sigarasını söndürüp içeri girdi. " İyi madem gidelim ama fazla içmek yok bide sizle uğraşamam."
Gardırobumun başına geçip ne giyeceğime karar veriyordum. Grı kazağım ve mini lacivert eteğimi aldım. Zamanında vitrinde görüp beğenmiş olduğum ama hiçbir zaman giymediğim çorap çizmelerimi elime alıp banyoya girdim. Kıyafetleri giydiğimde aynanın karşısına geçip kirpiklerime kalem ve maskara sürdüm dudaklarıma hafif pembelik veren parlatıcımı sürdüp banyodan çıktım.
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.