7

6.6K 890 533
                                    


frank sinatra - fly me to the moon

[ 7: düğün ]

Sarhoşken yanına yaklaşılmaması gereken insanlar listesi yapılsaydı eğer ismimin hemen yanında Park Jimin'in adı kırmızıyla altı çizilerek yazılırdı.

Benim o listede olmamın sebebi gayet açıktı; kanıma biraz olsun karışan alkol ile düşünme yetilerimi tamamen kaybediyor ve kendimi Kim Taehyung ile flörtleşirken buluyordum. Aynısı Taehyung için geçerli de olabilirdi yoksa beraber gölete gittiğimiz gecenin başka açıklaması bir olamazdı.

Kendimi sürekli o geceyi düşünmekten alıkoyduğumu da göz önünde bulundurursak sarhoş Taehyung ile benim birleşimimden çıkabilecek şeyleri atlayarak çok daha tehlikeli bir bileşim olan alkol ve Park Jimin'e geçmek mantıklı bir seçimdi.

Tehlikeli diyorum çünkü sandalyeye çöküp, "Yoongi!" diye dakikalarca burnunu ceketime sürerek ağladıktan sonra kalkıp dans eden insanlar arasına kahkaha atarak karışan Jimin kesinlikle tehlikeliydi. Bunu biraz sonra, sırf Yoongi ile aynı ceketi giyiyor diye bir adamın boynuna atladığında daha da iyi anlamıştık.

Baştan almak gerekirse bir hafta kadar öncesinde repertuvarını hazırladığımız düğündeydik. Geçtiğimiz hafta, grupla beraber yediğimiz akşam yemeği ve Taehyung ile günün ağarışına kadar gölette geçirdiğimiz gece dışında oldukça sakin geçmişti. Taehyung'la her gün çalacağımız şarkılara prova alıyor, her zamanki gibi derslere gidip gündelik işlerimizi hallediyorduk. Değişen tek şey ve benim için de en önemlisi, Taehyung'un bana karşı tavırlarıydı.

O gecenin ardından çok daha fazla sohbet eder ve gülümser olmuştuk. Sabah geldiğimde bana günaydın dedikten sonra nasıl olduğumu ve dün akşam neler yaptığımı soruyordu mesela. Arada öğlen yemeklerine beraber çıkıyor ve tüm yolu alakasız her şeyden sohbet ederek geçiriyorduk.

Her şeyi konuşabilmeye başlamıştık bir anda. Benim piyano çaldığım ve onun yanımda tuvalini boyadığı zamanlar artmıştı fakat artık hiçbir şey yokken bana, "Mavinin hangi tonu daha çok hoşuna gidiyor?" veyahut "Düğün için ne giymeliyim sence?" gibi sorular soruyordu.

Onunla gerilmeden konuşabiliyor olmak beni bir bakıma mutlu etse de aklımdan çıkmak bilmeyen, ona karşı davranışlarımın farkında olması durumu vardı tabii. Öyle ki bana biraz olsun normalden fazla yaklaştığında ritmi değişen kalp atışlarımın ve hızlanan soluklarımın farkındaymış gibi dudakları kıvrılıyor fakat hiçbir şey demeden attığı bakışla yetiniyordu.

Şimdi ikimiz omuz omuza vermiş, önümüzdeki darmadağın Jimin'e bakarken hızlı soluklarımın tek sebebinin az önce Jimin'i yaka paça bir adamın boynundan kurtarmamız değil de, omzuma hafifçe değen kendi omzu olduğunun pekâlâ farkındaydı. Fakat buna rağmen tek kelime etmedi, baygın bakışlarla etrafı süzen Jimin'e bir bakış atıp, "Ne yapacağız bu ahmakla?" diye sordu.

Hafifçe gülümseyip göz ucuyla ona baktığımda tüm gün olduğu gibi bir kez daha nefesimi kesmeyi başarabilmişti. Bana yönelttiği "Ne giymeliyim?" sorusu yüzünden ona birkaç öneride bulunduğumda kendimi ateşe attığımın farkında değildim. Öyle ki, beyaz gömleğinin üstüne giydiği siyah takım yeleği ince belini sararken ve yine siyah pantolonu her zamankinden farklı bir ihtişamla üzerinde dururken cayır cayır yanışımı hissettiriyordu bana. Artık iyice gözlerini kapatmaya başlamış kıvırcık saçlarıyla, pürüzsüz teni ve diğer günlerden farklı olarak yüzünden bir saniye bile ayrılmayan gülümsemesiyle bir asilzadeden farksızdı Kim Taehyung.

Saraydan getirdiğim en güzel kıyafetlerimle bile onun yanında bir hiçtim ben. Oysa akşama başlamadan önce hazırlanırken, üzerime siyah gömleğimi ve uzun ceketimi geçirirken güzel olduğumu düşünmüştüm. Günlerdir üzerine düşmediğim karman çorman saçlarımı taramış, babamın sarayda soylularla katıldığımız beş çayına beni zorla hazırlattığı ve herkesin yapmacık iltifatlar yağdırdığı hâlimden bile güzel olmuştum fakat Kim Taehyung kapımda belirdiği anda yıkılmıştı tüm özgüvenim. Üzerimde birkaç saniyeden fazla duraksayan gözleri ve selamlaşmak için kısaca sarıldığımızda kulağıma, "Güzel olmuşsun," diye fısıldaması bile ancak düzeltebilmişti düşük moralimi.

viva la vidaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin