28 | final

6.2K 539 516
                                    


the turtles - happy together

[ 28: final ]

İnsanların minicik anlara ne denli büyük mutluluklar sığdırabildiğinden haberdar mısın?

Henüz yaşım küçükken ve kendisi dünyayı terk etmek için yeterli görecek kadar uzun seneler yaşamışken annem sormuştu bu soruyu bana. O zamanlar anlamamıştım, annem pek çok şey söylerdi, kek tarifleri ve ilkbaharda çiçeklerin açışıyla ilgili yumuşak şarkılar ve kitap alıntıları gibi, çok fazla şey anlatırdı bana, babam onu dinlemeyi bırakmıştı ve bir arkadaşı yoktu. Bir insanın aklı eremeyecek bir çocuğa dünyaları anlatması yeterince yalnız olduğunun göstergesidir. Veya yeterince umutlu.

Annem; insanlar, insanların küçük anları ve büyük mutluluklarından nasıl bir anlam çıkarmamı bekliyordu o zamanlar, hiçbir fikrim yoktu, belki ileride hatırlayıp düşünmemi istemişti, belki de aklına gelenleri öylesine söyleyecek bir dosta ihtiyacı vardı. Ya da belki bir gün, bir zamanlar söylediği herhangi bir cümlesini iliklerimde hissedeceğimi, anlayacağımı ve yaşayacağımı biliyordu.

Öyle ya da böyle, o minicik anlardan birisinde, arabamız sallanarak aylar önce geçtiğim yolları arşınladığım sırada Taehyung'la beraberken devasa bir mutlulukla doluydum.

Bu düşünceler ona bakıp gülümsememi sağladı. İlk başta fark etmedi, bir elini çenesine dayamış, kirli camdan geçtiğimiz yolları izliyordu. Araba bir çukurdan geçip belirgin bir sallantının kurbanı olduğunda beni buldu bakışları, önce kaşlarını kaldırdı, hülyalı ve pek aşık ifademle alay edercesine bir bakış attı. "Nedir bu hasret dolu bakışlar?" dediğinde dişlerimi göstererek gülmeme engel olamadım. "Sevgilim özlenmeyecek adam mı yahu?" diye omuz silktiğim sırada o da güldü, alaycı bakışlarının yerini biraz hayranlık, biraz da şevkat dolu bakışlar alınca bir heyelandır tutuldum gittim. O da aynı çukura düşmeye razı olsa gerekti, uzanıp elimi tuttu, parmaklarımı sıkıca kavrarken dünyaları yenmiş de sağ kalmış gibi gülümsüyorduk.

"Bakın bir saattir yoldayız ve yalnızca beş dakikalık molalarla iğrenç flörtleşme sahnelerine şahit oluyorum, Jeongguk. İlişkinizi onaylıyorum dediğimde kastettiğim bu değildi."

Hemen karşımızda oturan Hoseok varlığını bize tekrardan hatırlattığında arabayı dahi sarsacak bir kahkaha atmama engel olamadım. Çok kıymetli arkadaşım somurtarak homurdanmaya devam ettiğinde Taehyung hiç bozuntuya vermeden tuttuğu elimi bacağının üstüne çekerken, "Gelmeseydin," diye omuz silkti.

Ne yazık ki Taehyung'un yalnızca Hoseok'a bulaşma amacını taşıyan cümlesi küçük çaplı bir kıyamete yol açtı, zaten geçtiğimiz günlerde Taehyung'un beni sürekli "alıkoyması" yüzünden yeterince işi aksattığımız için gergin ve kinliydi. "Keyfimin kahyası için gelmiyorum paşam," derken gözlerinin seğirmesi de tam olarak bu sebeptendi.

"Sahi," dedi Taehyung, "Hâlâ neden geldiğini anlayamıyorum, evrak işi dediğini Jeongguk halledemiyor mu?" Topun bana atılacağını hissetmemle olduğum yere sinerken Hoseok'un küçümseyici bakışları beni buldu. "Bak senin bu sevgilin var ya sevgilin," dedi önce parmağını neredeyse gözüme sokarak. "Hayatı boyunca bırak evrak işini tek bir kağıda bile imza atmamıştır. İşte bu yüzden dahi birilerinin ona yol gösterip böyle işleri öğretmesi gerek, canım, o önemli kişi de ben oluyorum."

Yolculuğumuz Hoseok'la sataşmalarımız ve buna sebep olan Taehyung ile flörtleşmelerimizle bitti. Benim keyfime diyecek yoktu doğrusu, her şeyin sonunda yeryüzünde en sevdiğim iki insanla beraber Huimang'a, evime dönüyordum.

Arabamız kasabanın içerisinden geçerken ilk önce buraya geldiğimde ilk kaldığım hanın, sonrasında ise Seokjin'in lokantasının önünden geçtik. Anında geçmişe itilmiş gibi hissettirdi bunlar, her şeyin başında olduğum ve henüz olup bitecek hiçbir şeyden haberim olmadığı zamanlara. Babamın açtığı yaraları kapatmaya çalıştığım, kasabayı kendime yuva bellediğim ve yavaş yavaş aşık olmaya başladığım zamanlara.

viva la vidaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin