Seeelaaammmmmm yeryüzünde parlayan yıldızlarımm^^
Bölüm paylaşmayı fazlasıyla özledim. Karantina günlerinde fazlasıyla sıkıldığınızı biliyorum. Umarım bu bölümü okuyarak can sıkıntısınızı alabilirim.
Öyleyse bölüme..
Keyifli okumalar diliyorum canlarım :-D
- - -
*“Geldin. Sen geldin... İnanabiliyor musun, sen geldin!?”*
Kendimi bazen bembeyaz tek bir çizik olmayan bir tablo gibi hissediyorum. Biri o tabloyu boyamaya ve ortaya eşsiz bir resim çıkarmak için uğraşırken bir yağmur yağıyor ve boyaların hepsi birer birer akıyor. Ortaya çıkan tek şey karmakarışık boyalar. Hiçbir anlam ifade etmeyen bir tablo. Belki de bu tablo hiç boyanmamalı beyaz kalmalıydı. Ya da bütün tabloyu siyaha boyamak gerekiyordu. Çünkü bazı resimler ya rengarenk olur ilgi çeker ve bozulmak istenmez bazı resimler vardır ki bütün boyalar birbirine geçer ve tek bir renk ayırır onları. Siyah. Ben şu an hayatımı hangi renge boyacağımı bilmiyorum. Maviye mi, kırmızıya mı? Hayatımın şu andan itibaren bir rengi yok. Hayat bütün renklerimi aldı benden, şimdi bir kaosun içindeyim.
Bir polis memuru odamda ve başımda dikiliyor. Annem ve babam salonda. Polis memuru gözlerimin en derinine bakıyor ve sessiz bir şekilde yerde oturmuş ağlıyorum. Bana kızmıyor, kalk demiyor. Bana sadece bakıyor. Darmadağın saçlarımın içine daldırdığım ellerimle saçlarımı çekiyordum. Ne olmuştu? Bu polisler neden bizim evimizdeydi? Üstelik garip bir şey vardı, pijamamda kan lekesi vardı. Parkede ve kapı kulpunda da. Bu kan bana ait değildi çünkü bunu biliyordum. Annemin çığlık sesleri geliyordu kulağıma babamın polislere yalvarması. Ben bunları anlamıyorum bile.
Önce odamın kapısı kırılırcasına açıldı. Hiçbir zaman kolay kolay uyanmadığım uykumdan uyanmıştım. Genç bir polis memurunu görmüştü gözlerim ardından kolumdaki elleri ve hızla indirilmem. Soru bile soramamıştım. Gitmek istemedim önce Yağmurʼun yatağına baktım yoktu, tutundum demirlere ve odamda kaldım. Oturdum yere ağlamaya başladım. Polis memuru bana baktı sonra pijamamdaki kanı gördüm. O an benim bitiş anımdı. Bağırdım. Çığlık atmaya başladım ve yerlere vura vura ağlamaya başladım. Sonra sakinleştim ve sessizce ağlamaya başladım.
Sonrası ise odamdaki delirmiş halim. Deli gibiydim ve bu benim en sessiz anımdı. Bu sessizliğimin verdiği sağırlıktı. Hani hep ölmek istiyorum diyordum ya asıl şimdi ölmek istiyorum. Hiç var olmamayı dilerdim tam şu an, mahvolmuştum. Bu polisin benim evimde, odamda hatta başımda ne işi vardı? Ne istiyordu benden, ailemden? Kafamı kaldırıp polis memurunun bana acıyan gözlerine baktım. Alt dudağım dişlerimin arasına girdiğinde dudağımı yırtarcasına ısırdım. Gözlerim bir kez daha dolarken ellerimle yüzümü kapatıp ağlamaya başladım. Kafamı geride duran ranzanın demir basamaklarına bir iki defa vurduğumda polis memuru eğildi kafamı tuttu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Yolu
RomanceZor! Hemde çok zor. Sevmek, aşık olmak. Ben hiç seveceğimi ya da aşık olacağıma inanmıyordum,aşk diye bir şey var mı onu dahi bilmiyordum. Ama öğrendim ki, aşk bağlanmakmış, bırakamamakmış. "Eğer o kalp atsın istiyorsan doğru yolu bulman gerekiyor."...