Selaaaaammmmmm^^
Yukarıdaki müziği açalım ve bölümü öyle okuyalım.
Keyifli okumalar.
-
*Yıldız yoksa, gökyüzünün süsü de yoktu.*
-
Gözlerim Güneş Sistemi Posterinin her bir köşesini izliyordu. Kenarları kıvrılmıştı ama o kadar eşsiz o kadar mükemmel duruyordu ki, insanın sevdiğinin yanında olması gibi mutlu ediyordu. Postere doğru bir adım attım. Elimi kaldırıp Güneşe sonra Dünya üzerinde gezdirdim. İşte biz buyduk. Aramızda mesafeler olan iki gezegen gibiydik. “Aramıza mesafe koyma.” diyordu. Bizim aramızda mesafeler olmak zorundaydı. Olacaktı. Ben istesem bile buna izin vermeyeceklerdi. Vermezlerdi çünkü.
Yağmurʼun holden sesi gelince aklımdaki onca düşüncelerden ayrılıp hole yöneldim. “Nerede kaldın ya?” dedi ayakkabı bağcıklarını bağlarken.
“Geldim.” dedim bende ayakkabılarımı giyerken.
“Posterinden ayrılamadın bir.” Kafamı olumlu anlamda salladım ve gülümsedim. Kapıyı kapatıp merdivenlere yöneldik.
Dün Ömer Hocaʼnın yanından ayrılıp hemen eve geldim. Geldiğimde posterimin gelip gelmediğini öğrenmek için Ardaʼyı aradım. Getirmişti. Posterim odamdaydı. Onu 'L' şeklindeki koridorun duvarına asmak için annemden çok zor izin almıştım. Yağmurʼun da ısrarıyla annem buna izin vermişti.
Bugün Türk Dili ve Edebiyatı sınavı vardı. Dün akşam WhatsApp grubuna Ömer Hoca sınav bilgilerini göndermişti. O kadar yorgun hissediyordum ki okuldan gelir gelmez uyumuştum üstelik verdiğim sözü de tutmamıştım. Sınava hazırlanmamıştım. Çalışsam bile yine kalacaktım. En yüksek notu on dokuz olan birinden ne beklenir ki! O sözü vermem bile hataydı ama neyse. Belki bir mucize olur o sınavdan geçerim.
Yarım saatin sonunda okula vardık. Bahçe boştu. Büyük bir ihtimalle derse girmiş ya da hoca derse daha girmemiştir. Okula girdiğimizde ara koridorda ki yeni poster dikkatimi çekti. Bu sefer Güneş Sistemi Posteri değildi. Fizik dersiyle ilgili bir posterdi. Yalnızca bir saniye baktım ve sınıfıma gitmek için merdivenlere yöneldim. Okulun yarısı koridordaydı. Kavga falan olduğunu düşünsemde sınav yüzünden burada olduklarını anlamam zor olmadı. Kendimi bir kez daha buradaki arkadaşlarla kıyaslayınca ne kadar da farklı olduğum ışık gibi parlıyordu. Tembelim çünkü. Ders çalışmak nedir, nasıl çalışılır onu bile bilmiyorum. İyi ki sınava çalışmadan geldim, yoksa zamanımı boşa harcayacaktım.
Sonunda sınıfa girdiğimde kendi sırama hızlı adımlarla ulaştım. Çantamı omzumdan indirip masanın üzerine koydum. Ravza not aldıklarını okuyordu. Yanında birkaç dakika oturduktan sonra kapının önünde Mehmet bana seslendi. Kolumdaki saate baktım. Dersin başlamasına on dakika vardı. Ayağa kalkıp Mehmet'in yanına gittim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalp Yolu
RomanceZor! Hemde çok zor. Sevmek, aşık olmak. Ben hiç seveceğimi ya da aşık olacağıma inanmıyordum,aşk diye bir şey var mı onu dahi bilmiyordum. Ama öğrendim ki, aşk bağlanmakmış, bırakamamakmış. "Eğer o kalp atsın istiyorsan doğru yolu bulman gerekiyor."...