7.Bölüm : Sihir Bozuldu.

157 64 11
                                    

Merhabaa^^

Yepyeni, mükemmel bir bölümle geldim. Bu sefer daha hızlı yazıp, 6.bölümle arasına mesafe koymayıp hemen yazdım.  Söyleyeceklerim bu kadar. Bölüm sonunda görüşmek üzere.

Hadi kalbinin yolunu bulmak için bölüme>3

Keyifli okumalar.

-

“Aslı keşke sende gelseydin ya. Çok eğlenecektik.” dedi Yağmur oldukça üzgün sesiyle.

“Bunu bende isterdim ama şu gereksiz ders yüzünden... Her neyse ya size iyi eğlenceler.” dedim bıkkın ses tonumla. Yağmur bana sıkıca sarılıp üzgün ses tonu arasında gülerek,

“Sana da iyi eğlenceler.” dedi anlamadığım cümlesini kurarken.

“Ne?” gibi bir fısıltı çıktı dudaklarımın arasından. Ne alaka ya? Anlamadım. Kendimi Yağmurʼun kolları arasından çektim. Yüzüne bir aptal gibi baktım.

“O zaman görüşürüz. Babam seni almaya gelecektir.” Sağ elini havaya kaldırdığında bende aynı şekilde elimi havaya kaldırıp vedalaştım. Okuldaki herkes burayı terk ederken, ben burada, Ömer Hocayla ders işleyecektim. Adalet mi bu! Şuan benimde onlarla eğlenmeye gitmem gerekirdi.

Yağmur,Nazlı, Mehmet, Okay, Arda ve Özlem bir kafe'ye gidip vakit geçirecek eğlenecekler ben ise, burada edebiyat dersi işleyecektim. Şimdi Özlem, Ardaʼnın yanına oturur benim dedikodumu yapar. Kahretsin! Arkalarından bakakaldım olduğum yerde. 45 dakika ben burada ne yapacağım ya? Ne?

Gözlerim sınıfın kapısının yanındaki tabelaya kaydığında 12/C yazısıyla bakışmaya başladım. “Senden nefret ediyorum. Bu sınıfta olmasaydım şuan bende eğlenmeye gidebilirdim. Herşeyden ama herşeyden nefret ediyorum.” dedim ellerim belimdeyken.

“Yine kendi kendine konuşuyorsun,” dedi arkamdaki ses. Olamaz yine rezil oldum. Neden beni bu hallerde görüyor.
Arkamı dönüp Ömer Hocaya baktım. Nazikçe gülümsedim. Hatta şuan yanaklarımın kıpkırmızı olduğundan adım kadar eminim. Rezil olmak, utanmak artık benim hobilerim arasında.

“Ne ilginç bir kızsın.” dedi sınıfa geçerken. Bende hemen arkasından girdim sınıfa. Çantasından çıkardıklarını masaya koyarken karşısındaki sıraya geçtim. Çantamdan kalem ve defterimi çıkardım. Sanki çok da ilgiliymişim gibi.

Hazırlığını tamamladıktan sonra ayağa kalktı. Ceketini çıkartıp beyaz gömleğinin kollarını yukarıya doğru kıvırdı. Kafamı elimin üzerine, elimi de sıraya koyup öylece Ömer Hocaya baktım. Bembeyaz ellerine, küçük gözlerine, gülümsediğinde dudaklarının genişlemesine... Her ayrıntısına kadar inceledim. Ben her gün bu manzarayı izlersem, hayat çekilmez olur. Derin bir nefes alıp kafamı sola doğru çevirdim. Pencereden dışarıya bakarken okulun bahçesinde kimsenin olmaması, benim burada aptal gibi durmamın tek gerçeğiydi.

“Şimdi Aslı. Seninle Tanzimat Döneminde Şiiri işleyeceğiz. Sadece notları al ve beni çok iyi dinle. Artık herşeye sıfırdan başlıyoruz.” Kafamı olumlu anlamda sallayıp elime kalemimi aldım.

Ömer Hoca anlattıkça ben dinledim. Gerekli bütün notları aldım. Herşeyi yazdım, yazdıkça dinledim.

“Hadi Aslı bana Tanzimantʼın birinci kuşağında olan şairlerimizi sırala.” dedi oldukça ilgili sesiyle.

“Şinasi, Namık Kemal ve Ziya Paşa.” dedim. Ben bu konuları hatırlıyor gibiyim.

“Hocam,” dedim dikkatini çekmek için. “Bu konular geçen yılın konuları değil mi!”

Kalp Yolu Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin