Zor! Hemde çok zor. Sevmek, aşık olmak. Ben hiç seveceğimi ya da aşık olacağıma inanmıyordum,aşk diye bir şey var mı onu dahi bilmiyordum. Ama öğrendim ki, aşk bağlanmakmış, bırakamamakmış.
"Eğer o kalp atsın istiyorsan doğru yolu bulman gerekiyor."...
Size duygu yüklü ve iki bölümlük tadında, hikayenin akışını değiştirecek o bölümle geldim. Hiç bekletmeden sizi bölüme gönderiyorum. Keyifli okumalar diliyorum canlarım.
En sevdiğiniz müziği açmayı, oy vermeyi ve yorum yapmayı da unutmayın.
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
*O gece bir kar tanesi düştü kalbime. Buz gibi... Ateşin içinde bile erimeyecek bir kar tanesi.*
-
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Karla karışık yağan yağmur sırılsıklam olmuş saçlarımın her bir telinden damlayıp arabanın koltuğunu ıslatırken arabada iğrenç bir sessizlik vardı. Ne Ömer ne de ben konuşuyorduk. Sanki bir ölüm sessizliği vardı üzerimizde. Sanki birbirimize anlatmak istediğimiz günlerce bitiremeyeceğimiz konular vardı. Ama ikimizde susuyorduk. Belki de korkuyorduk. Konuşmaktan, sessizliğin getireceği sondan korkuyorduk. Tek açıklaması bu... Korku!
“Aslı,” diye mırıldandı Ömer bana doğru dönerek. Gözlerim sorar bir şekilde Ömerʼin gözlerine bakıyordu.
“Gidelim mi?” diye sordu benim bakışlarıma. O an birkaç saniye içinde düşündüm ama tutup da, “Gelemem.” diyemedim. Ben ona hayır diyemedim ben kabul ettim. Bile istiye, annemi babamı ve Yağmurʼu düşünmeden kabul ettim. Ben o an sadece onu ve kendimi düşündüm.
“Gidelim.” dedim sessizce. Ömer ellerini saçlarımın üzerime koyup ıslak olan saçlarımdan bir tutam alıp dudaklarına götürdü.
“Gidelim güzelim.” diyerek arabayı çalıştırdı. Bir eli dizimin üzerindeki avucumdaydı. Karla karışık olan yağmur yerini tekrardan tipiye bırakmıştı. Ağaçlar yerinden düşecekmiş gibi sallanırken birden binaların ışığı gitti, yanmamaya başladı. Sokak lambaları yanacak gibi olsa da onlarda söndü.
“Işıklar...” dedim çaresizce.
“Hava çok kötü oldu, ışıklar gitti, korkma.” dedi elimi daha fazla tutarak.