Kan

951 63 70
                                    


"Fırat abi. " arkamızdan gelen sesle anın atmosferi neyseki dağıldı. Sertçe art arda yutkundum. Boğazımda bir şey varmış hissi hoşuma gitmemeye başladı. Yanımıza gelen en fazla on beş yaşlarındaki çocuk ile Fırat kaşlarını çattı. Otomatikman benimde kaşlarım çatıldı.
"Fırat abi. Samet abi diyorki sahanın oraya gelsin konuşacaklarım var diyor. Ayrıca seni tek istiyor.  " yüreğim korku ile sıkıştı. Samet denilen çocuk bizden tam anlamıyla emin olmadığı için yanına çağırıyordu. Verdiğimiz en ufak hata yalanımızı ortaya serer. Mertle Fıratta bunu fark etmiş olmalılarki bir kaç dakika sessizlik oldu.

"Tamam hadi gidelim." Fıratın cevabı ile daha yürümeye başlamadan kolundan tutup durdurdum. Samet denen çocuğun yanına gidince nerden bileceğim sağlam geri döneceğini. Fıratın sert bakışları bana dönerken korku dolu bakışlarım ile karşılaştı. Saniyeler içinde yüzündeki sert ifade yok oldu.

"Ya sana bir şey yaparlarsa." Fıratın gözlerinde müzip bir parıltı oluşurken bense kendime şaşırmak ile meşguldüm. Ne ara bu çocuğu kendimden önceye koyacak kadar çok umursar oldum.

"Damla haklı. Sametin yanına tek gitmen doğru değil. " Mertinde bana destek vermesi ile hızla kafamı aşağı yukarı salladım. Fıratsa hala bana bakıyordu. Çekik kuzguni gözleri her mimiğimi inceliyordu.

"Eve gidip kahvaltı yapın. Bende oyalanmadan geleceğim. " kolunu nazikçe elimden kurtarıp ilermeye başladı. Yanında ise küçük çocuk vardı. Ne olurdu bir kerede benim sözümü dinleyip oturduğu yerde otursa. Mert omzundaki kolu ile hafifçe beni çekip yürütmeye çalıştı. Aklım Fırat ile giderken bedenim Mertin yanında öylece yürüyordu.

"Merak etme Fırata bir şey olmayacak. Hem bizimkinde şeytan tüyü var bu olaydan da bir şekilde yırtar. " ne kadar beni teselli etsede o da korkuyordu. Ne ara eve geldik ne ara kahvaltı sofrasına oturup Fıratın aldığı simiti yemeye başladığımı bile bilmiyorum. Aklım o kadar Fırat ile dolu ki.

"Oğlum Fırat nereye gitti?" Sedef ablanın Merte sorduğu soru ile anında bakışlarım onu buldu. Fıratın isminin geçmesi bile ilgimi kolayca çekebiliyordu. O öpüşme kısmını asla yapmamalıydım. Kendimi çocuğun sevgilisi yerine koyup saçma tavırlara girmeyi bırakmam gerekiyordu.

"Samet çağırdı onun yanına gitti. Bizde aç olunca geldik Sedef anneciğim. " Mertin Sedef ablaya sırnaşması ile gülümsedim. Dışarıdan bakan biri ikisinin anne oğul olduğunu düşünür.
Sedef ablada Mertin başını okşadı. Dudaklarında ise gülümseme vardı. Gözlerim istemsiz duvardaki saate kaydı. Yarım saat oldu mu gideli. Niye hala hiç haber yok. Yediğim simiti sinirle dişlerimin arasında ezerken telefonumu çıkardım. İnsan bir haber verir değil mi ama.

Damla: İnsan bir haber verir öyle değil mi? Burda meraktan ölen var diye düşünen yok tabi. Ne yaptın sana bir şey yapmadılar değil mi?

Sadece bir mesajla çocuğa bu kadar saydırmayı nasıl becerdim acaba. Gözlerimi devirip cevap beklerken simiti yemek yerine tırnaklarımı yemeye başladım. Tam bir dakika oldu ve hala cevap yok. Kesin bir şey yaptılar. Dolan gözlerimi tavana dikerek geri yollama çalıştım.

"Kızım iyi misin?" Gelen endişeli sesle Sedef ablaya baktım. Fırat gibi duygusuz odunun nasıl bu kadar naif annesi olur ki. Dur biraz daha demin bana kızım mı dedi? Acaba gelinim olan kızım mı yoksa alelade bir kızım mı? Gerçi Sedef ablanın sadece damadı olabilir. Oğlu beni sevmek yerine hem cinslerinden hoşlanıyor. Aklımdan geçenler yüzünden yüzüm şekilden şekile girmiş olmalı ki Mertte bana endişeyle bakmaya başladı.

"Ah iyiyim. Sadece sınavları düşünüyordum. " bu cevap ikisinede yetti. Sonuçta bir öğrencinin psikolojisini bozmaya sebep olan en büyük etken okul. Sedef abla üzme kendini kızım tarzı bir şeyler söylerken sırıttım. Cidden dengesiz olmaya başladım. Sadece bir öpücük ile başım sonum ayrı oynamaya başladı. Fırata karşı düşünce şeklimi bile kontrol edemiyorum. Telefonuma gelen mesaj sesi ile gözlerim büyüdü. Kalbimse mesajı aç diyerekten hızlı atmaya başladı.

Kaçın Kurası (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin