Kaçın Kurası (Ara Verildi)

Gay Değilmiş

Eve gelene kadar canımız çıkmıştı. Neyseki Sedef anne yattı da Fıratın bu halini görmedi. Bir de akşam akşam ona meseleyi anlatamam. Zaten yorgunluktan ölüyorum. Abimle Mertte kendi evlerine geçmişti.

"Senin bol eşofman altın var mı?" Fıratı yatağa oturtup dolabı karıştırmaya başladım. Alçılı ayağını sokacağım bir kıyafet bulmam gerekiyor.

"İkinci rafta arkaya doğru bir tane vardı sanki. " dediği yere baktım. Dediği gibi iki ayağının sığacağı büyüklükte paçaları vardı.

"Sen giyer misin yoksa giydireyim mi?" Koltuk değneklerini yatağın yanına koydum. Doktor insaflı çıktıda bize ayarladı. İyileşince hastaneye geri götürmek şartıyla tabi.

"Bacağımı oynatamıyorum ki. " gözlerimi kısıp Fırata baktım. Gay olmasa sırf giydireyim diye bahane üretiyor diyeceğim. Şortu rahatça bacağından çıkardım. Normalda utançtan ölmem gerekirdi ancak sanki her gün yaptığım işmiş gibi tuhaf bir şekilde rahattım. Ancak Fırat benim aksime oldukça gergindi. Tabi karşımda iç çamaşırı hariç çıplak duran kendisiydi. Ahhh pekala utanmıyor olabilirim ancak bu durum beni zora sokuyordu. Sonuçta sevdiğim çocuk karşımda ve ve ve ben onu soyuyorum.
Eşofmanı üstüne geçirip titreyen ellerimi saklamak adına pantolonumun cebine koydum.

"Şey sen yatakta yat. Sakın gece bu ayakla beni yatağa taşımaya kalkma. Yemin ederim sabah kalkıp saçlarını tek tek yolarım. " çocuğun yüzüne hırlamıştım resmen. Ellerini teslim oluyorum dermiş gibi iki yanında havaya kaldırdı.

"Anladım hatun yatak benim yer senin. Ancak sende beni anla. Bir erkek olarak bir kızın hadi onuda geçtim karımın yerde yatması kanıma dokuyor. " bu laf üzerine tek kelime edemedim. İkimizde birbirimize bakarken odayı telefonumun mesaj sesi doldurdu. Cebimden çıkarıp ekranı aydınlattım.

053....... : Tuvalette Eceyle yaptığımız konuşmaları duyduğunu biliyorum. Sırf senin tuvalete girdiğini gördüğüm için orda konuştuk bu kıyağımı unutma. Eğer Savaş ve Fırat arasında yaşanan olayla ilgili ufak bir ipucu istiyorsan bana bir iyilik yapacaksın. Bende karşılığında sana olayla ilgili ufak bir ipucu vereceğim.

Kafamı uzun mesajdan kaldırıp karşımda kaşlarını çatmış kuzguni gözlerini merakla bana dikmiş olan Fırata baktım. Onunla ilgili en ufak bir detayı bile merak ederken bunu kesinlikle kaçıramam. Hala yüzüme bakınca kuşkulanmasın diye usulca gülümsedim.

Damla: Bilgiyi ver bende istediğin iyiliği yapayım. Ancak önce bilgi.

Ne iyilik isteyeceğini bilmeden kendimi ortaya atmak size aptallık gibi gelebilir ancak ben merak ediyorum. Deli gibi Savaş ve kocam arasındaki mevzuyu merak ediyorum. Fıratın sırtındaki S izinin sebebini merak ediyorum. Sırtındaki izin Savaşla ilgili olduğunu tabiki biliyorum. Ya da hissediyorum diyelim. Heyecanla cevabı beklerken dibime giren Fıratı son anda fark etmiştim. Telefonu arkama saklarken kafamı kaldırıp ona baktım. Kıstığı gözleri arkama sakladığım telefondan gözlerime kaydı.

"Kimle masajlaşıyorsun?" Saklamasam işim daha kolay olacaktı. Çenesi git gide belirgin olurken zorla ayakta durduğunu fark ettim.

"Gel oturalım anlatacağım. " telefonu arka cebime atıp Fıratı nazikçe yatağa oturttum. Bakışları ise bir saniye bile olsun benden ayrılmadı.

"Abimle konuşuyordum. Yarın bize gelecekmiş. " böyle bir konuşma kesinlikle olmadı. Sadece abim yarın her türlü kendini yanıma atar diye ufak bir yalan söyledim. Fıratın kaşları derinden çatılırken kuşku dolu gözlerle bana baktı. Yalan söylediğimi anlaması imkansız usta bir oyunculuk sarf ediyordum. Telefon titrerken yüzümdeki mimikler değişmesin diye kendimi zor tuttum.
Fırat bana cevap vermek yerine uzanıp yorganı kafasına kadar çekti. Arkasından iş çevirdiğimi anlamıştı kesinlikle.