Bar Kavgası

727 66 42
                                    

Akşam vakti okula doğru adımlarken üstümde anlamsız bir gerginlik vardı. Nedeni belkide hala gruptan bana cevap yazmayan Fırattır. Aramızı neyin bozduğunu bilmesemde tuhaf bir şekilde bana trip attığını düşünmeye başladım. Okulun bahçe kapısının önünde beni bekleyen iki bedenle sırıttım. Demekki sadece Mert değil Fıratta bizimle geliyor. Bedenim esen rüzgarla titrerken bana bakan ikiliye zorla gülümsedim. Baştan aşağı bizimkileri incelemekten kendimi alamadım.

Mert giydiği açık mavi kazağın üstüne koyu mavi hırka ve siyah pantolon ile kıyafetlerini kombinlemişti. Bakışlarım hemen yanındaki Fırata kayarken uzun boyunun avantajı ile ne kadar şık olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Siyah kazağın üstüne yine siyah mont giymişti. Pantolon olarakta siyah seçmişti ancak eskitme olarak gri tonu kullanılmış. İstemsiz bende üstümdeki kıyafetlere baktım. Siyah kazağım ve siyah deri ceketime eşlik eden siyah pantolonum ile Fıratla benzer giyinmiş gibi olduk. Hızla bu fikri aklımdan uzaklaştırdım.

"Biraz daha bekleseydim meyve verecektim. " Mertin alaylı sitemi ile kıkırdadım. Ancak onun sitemi tek bana değildi. Bakışlarını Fırata çevirip tekrardan konuştu. "Biri gelmemek için yeni gelin gibi naz yapar. Biri gelmek bilmez. Genç yaşta yaşlanacağım sizin yüzünüzden. " bakışlarım anında Fıratı buldu. Aynı zamanda da yürümeye başladık. Ancak Fırat özellikle bana bakmak istemiyormuş gibi gözlerini yola dikmişti.

"Gelmek istemiyorsa zorlamasaydın. " terslemek istesemde sesimden ne kadar kırıldığım belli oluyordu. Durun biraz size neden bara Savaşla gitmediğimi anlatmadım. Beyefendi Ecemi almak zorunda olduğu için tek gelip gelemeyeceğimi sordu. Mertle Fıratı davet ettiğimi bilmediği için tek geleceğimi sanıyordu ancak avucunu yalar. Beni almaya gelmeyip Ecemi almaya gidiyorsa bedelini her türlü ödemek zorunda.

"Bugün beynimi sikmesini biliyor ama geleyim mi gelmeyeyim mi diye?" Mertin atarlı sesiyle sonunda Fırat kafasını kaldırdı. Gözlerimiz kesişirken adımlarım birbirine dolandım. Neyseki düşmeden kendimi topladım. Açık bıraktığım kahverengi saçımı kulağımın arkasına itip bir cesaret tekrardan baktım Fırata. Onunda bakışları üstümdeydi. Ancak çekik siyah gözlerinde tuhaf bir hırçınlık vardı.

"Kes artık. " sadece iki kelime yetti Merti susturmaya. İkisininde koluna girip soğuk havaya rağmen biraz ısınmaya çalıştım.

"Seninki niye gelmedi seni almaya?" Zaten asık olan yüzüm Mertin sorusu ile hepten asıldı. Neyseki yan yana yürüyoruzda yüzümdeki ifadeyi göremiyorlar.

"Ecemi alması gerekiyormuş. Hayır madem Ecemi alacaktın beni niye davet ediyorsun. Yanımda siz olmasaydınız şimdi tek gidecektim. " Mert ilgiyle beni dinlerken Fırat bizi takmıyormuş gibi karanlık gökyüzünü izliyordu. Ancak kolu koluma sarılı olduğu için konuştuğumda gerildiğini hissedebildim.

"Karaktersiz bu çocuk artık emin oldum. " Savaşı savunacak tek kelime edemedim çünkü fazlasıyla bu konuda haksız. "Bizi görünce çıldıracak. Hele Fıratı gördükten sonra komalık olur. " diyip gülünce bende dayanamayıp güldüm. İşin tuhaf kısmı Savaş Mertle konuşmama karışmazken gay olduğu halde Fıratla konuşmamdan rahatsız oluyordu.

"Yakışıklı arkadaşlarım var tabiki kıskanacak. " diyip sırıttım. Ancak sırıtmam kısa sürdü. Çünkü Fırat dudaklarıma bakıyordu. Bedenim gerilirken gülümsemem soldu. Hızla kafamı önüme çevirip salınık saçımın yüzümü saklamasını sağladım. Fazlasıyla utandığımdan yanaklarım kızardı ve bunu Fırat görsün istemiyorum.

"Burası. Fazla uzak değilmiş. " Mert kolumdan çıkıp mekana direk dalınca arkada benle Fırat kaldık. Yavaşça kolumu geri çekip Mertten sonra mekana ben giriş yapmış oldum. Kalabalık olacağını düşünürken etrafta fazla kişinin olmadığını fark ettim. Belkide saat henüz erken olduğu içindir. Gözlerimle etrafı tararken deri siyah koltuklara yayılmış olan Savaşı ve her zaman yanından ayırmadığı Ecemi gördüm. Onların masasına doğru adımlarken Savaşın bakışları beni buldu ve dudaklarında ağır çekimli bir gülümseme oluştu. Ancak bakışları arkamdaki bir noktaya kayınca yüzünü sert bir ifade büründü ve hızla oturduğu yerden kalktı.

Kaçın Kurası (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin