Korkutan Şaka

656 64 20
                                    

"Aptalsın derken neyi kasdettin? Anlamadığım bir mevzumu oldu." Fırat beni umursamadan yanımda yürürken kendimi gerçekten aptal gibi hissettim. Ne olduğunu bir türlü anlayamadım. Düşüncelere dalmış Fıratın yanında yürürken aniden gelen soru ile donup kaldım.

"Savaş seni arkada mı bıraktı yoksa bana mı öyle geldi?" Her ne kadar ilgisiz gibi görünsede biliyorum ki Fırat boşuna soru sormaz. İlgisini çekmiş ki soruyor.

"Evet benim yerime Ecemi kurtarmayı tercih etti. " diyip omuz silktim. Lafım biter bitmez sokağı dolduran telefon sesi ile aynı anda başka bir melodi duyuldu. İkimizinde telefonu aynı anda çalmıştı.

"Alo. " telefonunu cevaplayan Fırattan ilgimi çekip telefona yoğunlaştım. Arayan Savaştı. İstemeye istemeye telefonu açtım.

"Güzelim nerdesin?" Nefes nefese sorduğu soruyla gözlerimi devirdim. Keşke bu soruyu sormak yerine bardan benimle çıksaydı. Fırat göz ucuyla bana bakıp konuşmasına devam etti.

"Gerçekten umursuyor musun? " sesimin sinirli çıkması Savaşa belki bir şeyleri anlatır. Arkadan Ecemin konuşma sesini duydum ancak ne dediğini anlayamadım.

"Yapma böyle güzelim. Tabiki seni umursuyorum. Hadi söyle nerdesin?" Önüme gelen saçlarımı geri itip titreyen çeneme engel olmaya çalıştım. Şuanda ağlamak için doğru bir zaman değil.

"Nerde olduğumu bilmiyorum ancak Fıratlayım. Senin aksine beni arkasında bırakmadı. " ismini duyan Fırat dönüp bana baktı. O çoktan telefon konuşmasını bitirmişti bile. Savaş telefonun diğer ucunda art arda küfür ederken sonunda durulup tekrardan konuştu.

"Tamam güzelim. Okulun oraya gelin bizde oraya doğru yürüyoruz. O ittende uzak dur. " cevap vermek yerine telefonu yüzüne kapattım. Kendi hatasını telâfi etmek yerine hala Fırata laf söyleme derdinde. Hala Fıratın bana baktığını fark edince dudaklarımı tekrardan araladım.
"Okulun oraya gidelim. Savaşlarda oraya gelecekmiş. " Fıratın yüz ifadesinden ne düşündüğü anlaşılmazken sadece kafasını usulca aşağı yukarı salladı. Sonrada telefondan mesaj atıp tamamen ilgisini yola verdi.

"Gerçekten gidecek misin yine ona?" Görmesede kafamı salladım. Ancak bunu sözlü olarakta ifade etmeyi unutmadım.

"Gideceğim ancak bu son yaptığını ona fena ödeteceğim. Zaten sevmesem bir dakika yanında bile durmamda işte seviyorum. " ne tepki vereceğini merak ettiğim için yüzündeki çizgilere kadar inceledim. Çekik kuzguni gözleri usulca dönüp gözlerime baktı. Evet defalarca kez onunla göz göze geliyordum ancak bu defa sanki farklı gibi. Sanki konuşmadan onu anlamamı istiyorda ben anlamamak için ısrar ediyormuşum gibi hissediyorum. Belime atılan kolla birlikte daha ne olduğunu anlayamadan kendimi Fıratın bedenine yapışmış halde buldum. Çikolata kokusu genzimi doldururken istemsiz içime çektim. Neyseki yüzüm Fıratın göğsüne gömülüde kapanan gözlerimi göremiyordu.

"Önüne bak. " kolunu belimden çekip bir kaç adım uzaklaştı ancak ben hala kokusu yüzünden mayışmış haldeyim. Çocuğun sadece kokusu ile bu kadar dağılmam hiç normal değil. Dönüp arkama baktığım zaman ise nerdeyse durağın camına kafa atacak olduğumu gördüm. Fıratın ne tepki vereceğini göreceğim diye muhteşem yüzümden olacakmışım nerdeyse. Düz kahverengi saçlarımı kulaklarımın arkasına attım.

"Şey ben teşekkür ederim. " tekrar yürümeye başladığımız zaman dönüp ona bakamadım. Eminim onun gözünde şimdi aptal konumuna düşmüşümdür. Okul görüş açımıza girerken okulun önündeki üç bedenide gördüm. Ancak içlerinden birinin Savaş olduğunu bilmek gerilmeme sebep oluyordu. Ona nasıl bir tepki göstermem gerektiğini bile emin değilim.

"Güzelim. Sana bir şey oldu diye çok korktum. " daha Savaşın yanına varmadan o iki adımda yanıma gelip beni kollarinin arasına hapsetti. Ona hala öfkeli olduğum için bir adım geri atıp kollarının arasından çıktım.

Kaçın Kurası (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin