Atkı

629 51 26
                                    

"Anne sakin ol. " sedef abla oğlunun yanağındaki beş parmak izini ve dudağındaki parçalanmayı görünce kafayı yiyecek kıvama geldi. Kadında haklı. Çocuğu bir hafta sağlamsa diğer hafta kesin yaralı geliyor.

"Merak etme anne bende yanındaydım. Kendini bilmez biri vurdu. Fıratın bir suçu yok. " anne lafımla birlikte ikiside bana döndü. Utandığım için kafamı elime eğdim.

"Annem biz dışarı çıkacağız. Akşam biraz geç gelebiliriz maç var. " ah yine mahalle maçları başlamıştı desene. En son iki ay önce mi gelmiştim bu maçı izlemek için.

"Tamam oğlum gidin ancak dikkat edin. Seni eve geldiğinde sağlam bulmak istiyorum. " kadının sesi titremişti resmen. Fırat bileğimden tutup kendisiyle birlikte benide odaya sürükledi. Dolaptan şortla tişört çıkarırken kaşlarım çatıldı. Bu soğukta biz mont giyerken o şortla gezemez. Eşofman altı ve kalın hırkayı çıkardım.

"Üstüne bunlarıda giy orda çıkarırsın. " lafımı ikiletmeden elimden aldı. Dolabın içine göz attım. Kendi kıyafetlerimi giymek yerine Fıratın siyah kazağını ve siyah eşofmanını aldım. Kapağı kapatıp arkamı dönmüştüm ki üstü çıplak Fıratla karşılaştım. Benim ona baktığımı fark etmediği için okul pantolonunu tek seferde aşağı indirdi. Neyseki benim gözlerim onun kaslarındaydı. Dilimi dudağım boyunca gezdirirken zorla yutkundum. Aniden kafasını kaldırıp benim ona baktığımı görünce şortu giymek yerine donup kaldı. Bense kafamı başka yöne bir türlü çeviremiyordum.

"Ben arkamı döneyim sende üstünü değiştir. " kafamı olumlu anlamda sallasamda üstümü değiştirmek için hiçbir girişimde bulunmadım. Fırat bana sırtını dönüp şortunu giymeye çalıştı. Bu arada sırtındaki yara izi dikkatimi çekti. Usulca dibine kadar girip tişörtünü giymeden parmak uçlarımı yaranın üstüne koydum. Sırtı gerginleşirken kafasını bana doğru çevirdi. Yara izi ise hala parmak uçlarımdaydı.

"Bunun hikayesini duymak isterim. " kendini benden uzaklaştırıp tişörtü giydi. Yarasını görmem onu sinirlendirmiş olmalı.

"Hatırası iyi değil boşver. " zorla gülümsemeye çalıştım. Beni terslemesini kesinlikle beklemiyordum.

"Yılan desenine benziyor. Hatta S harfine benziyor yara izin. " beynime jeton düşerken elimi aralanan dudaklarımın üstüne koydum. Yoksa bu harf Fıratın sevdiği çocuğun adının baş harfi mi? Onun bana dönmesine fırsat vermeden ben ona sırtımı döndüm. Tuvalette konuşulanlar bir bir aklıma dolarken gerçek yüzüme tokat gibi indi. Savaş ile Fırat arasındaki mevzu bu mu yoksa. Fırat Savaşı mı seviyor. Gay bardayken Fırata şakayla karışık bunu sorduğumda gülmüştü. Ancak duyumlarım ve Fıratın sırtında gördüğüm yara izi aklıma bunların gelmesine sebep oluyordu.

"Mertlerin yanına gidiyorum sende giyinip gel. " benden cevap almayan Fırat sessizce odayı terk etti. Mertlerin yanına gidiyorum dediğide dış kapının önünde durmak. Abimle Mert eve girmek yerine kapının önünde durmayı tercih etmişti. Hızlıca üstümü değiştirip bende evden çıktım. Beni gören üçlü anında konuşmayı bıraktı. Bu da benimle ilgili konuştuklarının en büyük kanıtı.
Mont giydiğim halde soğuk hava yüzünden istemsiz titredim. Fıratın üstünde ise tişört ve kalın hırkadan başka bir şey yoktu.

"Hadi be kızım podyumamı çıkacaksın. Kıçımız dondu. " bakışlarım abime döndü. Ancak beni şaşırtacak bir şey oldu ve abim konuşmanın sonunda dönüp Merte baktı. Aynı zamanda Mertte ona döndü ve ikisinin arasında bizim bilmediğimiz bir sırıtma meydana geldi. Havaya kalkan kaşlarıma son anda mani oldum. Bunlar ne ara bu kadar yakın arkadaş oldular.

"Kazağım yakışmış. " hemen dibimde gelen sesle irkildim. Fırat uzun boyunu benim boyuma indirmek için eğilmiş kulağıma doğru konuşuyordu. Hafifçe gülümseyip montun önünü utançla kapattım. Fark edeceğini düşünmemiştim.

Kaçın Kurası (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin