Çatlak

648 44 34
                                    

"Şu çocuğu maç sonunda döveceğim. " sinirle söylendim. İlk yarı bizimkilerin olduğu takım iyi olunca ikinci devrede karşı takım kendine ayı gibi bir oyuncu seçmişti. Ve abimle Fıratın özellikle canını okuyordu. Nedeni ise abim ve Fırat karşı takımla yarışmak yerine birbiriyle yarışıp gol atma derdine düşmüştü. Bu da ikisinin tuhaf bir şekilde başarılı olmasını sağlıyordu.

"Al benden de o kadar. Daha demin gördün değil mi Özgüre nasıl dirsek attı." Kafamı hızla aşağı yukarı salladım. Mertte benim gibi öfkelenmişti.

"Gördüm gördüm. Fıratın karnınada dirsek attı. " ikimizde tırnaklarımızı yemeye başlamıştık. İri çocuk topa tekme atmak için ayağını kaldırdı. O arada da Fırat topu almak için ayağını uzatınca uğursuz bir ses kulaklarımı doldurdu. Çocuk Fıratın ayağına tekmeyi gömmüştü. Gözlerim istemsiz kapanırken kulaklarımı kapattım. O görüntüyü gördüğüm için içim gitmişti. Kulaklarımı kapatmama rağmen Fıratın acı dolu inlemesini duyuyordum. Zorla kendime gelip sahanın içine doğru koşturdum. Hemen arkamda da Mert vardı. Fıratın başına toplanan kalabalıktan onu görmüyordum ancak sesini duyabiliyordum. Gözlerim dolmuş şekilde erkekleri yarıp ortada boylu boyunca uzanmış Fırata kavuştum. Gözlerini kapatmış yüzünü de buruşturmuştu. Hemen yanına kendimi atıp elimi yanağına koydum. Temasımla gözleri açıldı. İnlemeside aniden kesildi. Canı acıdığı halde sesini çıkarmıyordu.

"Hadi yardım edin götürelim. Arabası olan yok mu?" Abimin kalabalığa bağırmasını kulak ucuyla duydum. Benim odağımda daha çok acı içinde kısılmış olan bir çift kuzguni göz vardı. Aniden beynime dank eden görüntü ile Fıratı yerde bırakıp ayaklandım. Öfke dolu bakışlarım kalabalığın içinde iri çocuğu aradı. Göz göze geldiğim çocukla birlikte sonunu düşünmeden çocuğun üstüne yürüdüm. Dibine girdiğim gibide tokadı bastım.

"Öküz oynamayı bilmiyorsan sahaya girmeyeceksin. Seni yolarım oğlum. " çocuğun saçına yapışınca yaşadığı şokla benden kurtulmaya çalıştı. Arkamda bana seslenen Fırat bile umrumda değil. Kimse benim sevdiğime zarar veremez. Abim beni çocuktan daha yeni ayırmıştı ki bu defada Mert çocuğun saçına yapıştı. Abin gözlerini devirip diğer kolunuda Mertin karnına sardı.

"Bela mısınız yav siz. İki dakika rahat durun. " benle Mert ise abimi umursamadan çocuğa atılmaya çalışıyorduk. Tabi çocuğun arkadaşlarıda onu tutuyordu. Yoksa ikimizide çiğ çiğ yer yemin ediyorum.

"Bana bak oğlum gözüm seni görmeyecek. O bacağa bir şey olsun seni gebertirim duydun mu?" Avazım çıktığı kadar bağırıyordum. Abim ikimizi saha dışına doğru sürüklerken bize şaşkınlıkla bakan erkekleri görüyordum.

"Bırak beni Özgür. Gidip o çocuğun ağzına sıçacam. " eşyalarımızın olduğu yere gelince abim ikimizide savurarak bıraktı. Zorla Merte tutunup ayakta kaldım.

"Bok ağzına sıçarsın. Çocuk size bir koysa birde yer koyar susun o yüzden. " çocuk azarlar gibi bizi azarlayınca sesimi kestim. Fıratta sahada tek kalmıştı.

"Tamam uslu duracağım. Fıratın yanına gidebilir miyim?" Masum sesimle tabiki abimi inandıramadım. O sahaya girdiğim gibi yine çocuğa saldıracağımı biliyordu.

"İkinizde burdan ayrılmayacaksınız. " bağırması ile ikimizde irkildik. Deli gibi Fıratı görmek istesemde korktuğum için gidemiyordum. Bu yaştan sonra abi dayağı yemek istemiyorum. Abim bizi bırakıp sahaya sinirli adımlarla giderken Mertle göz göze geldim.

"Bari çocuğu dövseydikte burda durduğumuza değseydi. " valla ben tokadı bastım. Öyleki hala elim acıyor. Ayrıca saçlarınıda biraz yolmuş olmalıyımki parmaklarımın arasında saç telleri vardı.

Kaçın Kurası (Ara Verildi)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin