3. Bölüm - "Ne kadar kötü?"

796 77 211
                                    

Keyifli okumalar...

......

Duyduğu ses ile uykusundan uyanmış, sesin nereden geldiğini anlamaya çalışıyordu. Ağlama seslerine bağırış sesleri de eklenirken aklına gelen kişi ile yataktan fırlayarak kalktı.

Kardeşinin odasına giderek kapıyı yavaşça açmış, yatağın üzerinde oturup ağladığını gördüğünde ise yanına yaklaşarak mırıldanmıştı.

"Yağız."

Yanına oturup elini omzuna attığında ise aniden kendisine sarılarak hıçkırıklarını gün yüzüne çıkardı ve aldığı zar zor nefes arasında içindekileri döküverdi.

"Kabuslar.. Dayanamıyorum artık.. Çok ağır geliyor Yiğit."

Sarılmasına karşılık verdiği kardeşinin sırtını sıvazlarken gözleri dolmuştu.

"Yağız.. Sabret kardeşim. Hem ne çabuk unuttun annemizin öğrettikleri ni! Her durumda dimdik durup sabır içmeyecek miydik? İmtihan dünyası olduğunu unutmadan her halimize şükretmeyecek miydik? Yapma böyle, kendini harap etme."

Gözyaşlarını duydukları ile dindirmeye geçmiş, hıçkırıklarına gem vurarak aldığı derin nefesin ardından geri çekilmişti. Yanağına süzülen yaşları elinin tersi ile silerken sakinleşmeye çalışıyordu.

Kardeşinin omzunu sıvazlayan Yiğit ise ayağa kalkarak göz pınarlarındaki yaşları geri çekti ve gözlerini kardeşine dikerek dudaklarını araladı.

"Hadi üzerini giyin, gidip biraz koşalım. Temiz hava iyi gelir."

Başı ile onaylayan kardeşinin ardından odasına giderek eşofman üzerini giyindi. Cüzdan ve telefonunu da alarak kapıya yöneldi ve çıktılar koşmak adına.

Durmadan, nefeslenmeden saatlerce koltuklar belki. Kendilerini ağırlayan sokakları, yolları, kaldırımları selamladılar. Ta ki sabah ezanı her bir yanı inletene dek.

Gönüllere esenlik veren ezan sesi kulaklarını doldururken evin yolunu tutmuşlardı.
Kardeşini önden eve gönderen Yiğit, ekmek almış ve arkasından oda evde soluklanmıştı.

Yağız banyoya giderken kardeşi de mutfağa geçerek elindeki ekmekleri tezgaha bıraktı. Sonra da su doldurduğu bardağı dizlerini kırıp eğilerek üç yudumda içti ve yıkadığı gibi tezgahın üzerine ters çevirdi.

Kapıdan tarafa döndüğünde ise abisiyle göz göze gelmiş, sorgulayıcı bakışları üzerinde hissetmiş ve açıklamaya geçmişti.

"Koştuk biraz."

"Sabah sporu diyorsun yani!"

"Öyle de sayılabilir."

Asrın aldığı cevaptan sonra şakaklarını sıkarak aklındaki soruyu dillendirdi.

"Ne kadar kötü?"

"Kabus görecek kadar."

"Olmayacak böyle.. Bir çözüm yolu bulmak lazım."

"Nasıl bulacağız peki?"

Birkaç adım yaklaşıp cevap verecekti ki içeri Yağız'ın girmesi ile vazgeçti ve gözlerini ona dikerek dolabı açıp domates çıkarmasını izledi.

"Abi kahvaltıya menemen yapayım diyorum."

"Özlemiştik senin elinden acılı menemeni."

"O halde ne duruyorsunuz?"

Başı ile onaylayıp çay koymaya geçerken hala olduğu yerde dikilen genç adama kısa bir bakış attı.

"Yiğit, duş almayacak mısın?"

HUBBUL VATAN (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin